Yitiğim var geldim sende ararım
Yeter ağladığım güldür İstanbul
Tutuşmuşum, alev alev yanarım
Yarsiz deniz bana çöldür İstanbul
Siyah saçlarımda görünür aklar
Akşama gel derse peri
Yokuşlar yoramaz eri
Bin ok yer eğilmez seri
Bindiği at gem istemez
Kalkar her seherde öter
Sözümü iyi dinle, bensiz közde üşürsün
Yaradan’a yalvar da beni köze düşürsün
Yeter ki sen çağır
Kızgın çölü geçerim susuz
Kapanmaz gözlerim
Geceleri kalsam da uykusuz
Korkma!
Kurda kuşa yem olmam
Ne kaderdi ne de sendin yerdiğim
Dünya malı idi yere serdiğim
Yalnız gül değildi sana verdiğim
Yüreğim de vardı gülün içinde
Yeni açtı idin bağımda yeni
Seher vakti esen yele ne deyim
Dalımı terk eden gazele küstüm
Perdeme darılan tele ne deyim
Sesimi duymayan güzele küstüm
Sabah akşam yiyip içip azdılar
Eskiden
Seni sevdiğimi
Bir ben bilirdim
Bir de rüyalarım
Rüyalarım da güzeldi
Sen de
Kırk haremi geldi bindi dalıma
Yuvası olmayan dalı ne bilsin
Sahte derviş yenmez demiş balıma
Çiçeği bilmeyen balı ne bilsin
Tanımaz deryayı deryada yüzer
Solumdaki sensin sağımda nedim
Sana yakışmıyor, gördüğüm edim
Daha ne diyeyim bülbülüm dedim
Dost bağında durur, izlerim benim
Ben dumanlı dağım
Sen başımın üstünde
Mavi bir fes gibisin
Ben Kelkit Vadisiyim
Sen
Dört mevsim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!