Bir kar gündüzüyle, geldim göz göze.
Yollar ışık ışık ve nur doluydu.
Baktım gök yüzüne hacet ne söze.
Serapa her taraf saman yoluydu.
Ey gök! yağmur yağmur sağıl da yere,
Kaldır şu gözümden siyah perdeyi.
Nasıl üryan isen son Peygambere,
Şu zavallı akla, göster her şeyi.
Sende binbir ışık, gider ve gelir.
Hep aynı cizgide, hep aynı yolda,
Akıl, son nefesin harcar tüketir,
Şaşmamak mümkün mü? Her şey ortada.
Bir bağ çubuğunda, baldan damlalar,
Sıkarsın suyunu, kova dolusu.
Sanki kök dibinden, çıkan kaynak var.
Ordan gelir ancak bu kadar bol su.
Bir kuru tohumdan çıkan şu çiçek,
Binbir rengi, hangi fırçadan alır?
Ressamı çıldırtır şurda bir böcek,
Fırçalar, boyalar hep atıl kalır.
İşte bir ağaç da asmış dalına,
Tombul tombul sulu meyvelerini,
Karışmış renklerin alı, moruna.
Rabbim sergilemiş eserlerini.
Şaşırıp,apışıp kalma öylece.
Gör ulu nizamı, bu gizli eli.
Gündüze dönüşür karanlık gece,
Ve işte yaratan, işte sevgili.
Kayıt Tarihi : 30.4.2008 11:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)