……………Ben bir nefestim sadece dedi … Ürkek, çekingen.Babasının nazlısı, annesinin hiç büyümeyen kızı da olsa o büyüdüğünü kanıtlama çabalarıyla ve toplumsal sorunlarla yüklenip. Yaşamın nefesini ensesinin üzerinde asılı bir kılıcın ha indi ha inecek badireleriyle hisseden yaşadığı kuşağın darbelerinden nasibini alan bir öğretmen adayı…
Rastgele dedi Türkiye’nin illerine….. Ürkekti.. hayatı tek başına kucaklamanın yabancı bir şehirde ayaklarının üstünde kalabilmenin endişeleri ile karmakarışıktı. Ülkenin siyasi çalkantılarının getirdiği zor günlerin yanı sıra idealist yanının her an zincirlenebileceği duyguları ile önce Ankara da yüzlerce öğretmen adayıyla birlikte çekilen kura ve ardından Malatya iline yol alış.Otobüsün penceresinde değişen görüntülere dalarken, çıktığı yolun onun kanına girecek bir sevdalı yolculuğun virüslerinden habersizdi elbette….
………………….. Kendi öğretmenleri süzgecinden geçmişti. Kimisini yüzüne oturan tebessümler eşliğinde anımsarken kiminde yüz kasları geriliyordu.. Her gülümseten öğretmeninden bir parça almıştı yanına…Bende kalan izlerini yaşatacağım dediği öğretmenlerini sıralarken aklında Hiçbir çocuğun düşlerinde, zihnin de korku, endişe ile kalmamak öncelikli hedeflerinin arasındaydı.İnsandı çünkü elinde kısmen şekillenecek, yaşam yolunun en önemli günlerinde çocuk aklında kalacak olan izlerle yaşamı kucaklayacak olan.
……………….İlk görev yeri bir merkez ilçeydi… evden bozma bir bina okul haline getirilmiş içerden tahta merdivenli iki katlı 5 derslikli bir okul ilköğretimin ikinci kademesi… eski deyimle ortaokul .Kendisi gibi yola çıkan 4 arkadaşıyla atandığı bu okulda, bir kuş gibi çarparken yüreği heyecanla,öğrencilik yıllarının izleri atandığı çevreye kendinden önce ulaşmış olsa da.Eğitim için yüreği çarpan babasının onu güçlendirmesiyle,hayatı yaşama biçimine burada başladı Yıldız öğretmen…
………………İlk karşılaşmada içi artan vücut sıcaklığıyla en yüksek ısıya ulaşırken. Bir yanı buz tutan hücreleri varmış gibi algılarken, titreyen yüreği titretirken sesini… sınıfta kara tahtanın önünde tebeşiri aldığında eline devleşti sanki. kendisi de kendini tanıyamadı Onların çocuk gözleriyle yüklendi, yüklendikçe çoğaldı. Bildiği ne varsa, düşündüğü ne varsa aktarmalıyım dedi. Onların birer kocaman yürek olduğunu, onların narin kırılgan, sevgiyle şekillenecek birer birey olduğunu unutmadan. Öğretimin eğitimden ayrılamayan bütünlüğü ile.. Onlara model olabilme çabalarıyla. En önemlisi de sevgi ile … Karşılaştığı her çocuğa ulaşmanın yollarını bulabilme gücü diledi kendine …Kan damarıma doğrudan,aracısız bir virüs o gün girdi. O mesleğe, insana sevda virüsü. Yıllarca yaşadım seninle. İyi ki yaşam yolum böyle çizilmiş.
……………….Bir kadın olarak bana bu şansı tanıyan Başöğretmenim.. Beni yönlendiren ailem.. Bu gün yaşamayan öğretmenlerim.Bu sevdalı yolculukta hala yol alan,yolculuğa çıkmak için bekleyen öğretmenlerim..Gününüz kutlu olsun… Biliyorum ki her gün sizin. Siz varsınız her insan dağarcığında. 24 kasım günü bir bahane hatırlanmak için.
Elimde bir demet kır papatyasıyla parmağım kapınızın zilin de.
Açar mısınız ÖĞRETMENİM…..?
Kayıt Tarihi : 24.11.2008 13:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Öğretmenlik bir sevdadır.. Elleri, yürekleri öpülesi sevdalılara.....
Anlattıklarınla Hayalimdeki Yıldız öyle örtüşüyorki....
Kutluyorum duygu ve yaşamından bir kesiti paylaştığın , şiirsel bir anlatımla bizlere sunduğun için...Teşekkürler Yıldız Hanım...
Sevgiyle
Ve karşılığında da.....,
Beş- altı sene evvel yaşadığım gibi , tesadüfen bulduğum ortaokul öğretmenimin telefonun öbür ucundan o 'tombul' yanaklarımın öpülmesi de
yaşanacaktır.
Bu çok güzel ve anlamlı günün anlamlı yazısını kutluyor. Ve bir kez daha tüm öğretmenlerimizin 'öğretmenler gününü' kutluyorum.
Saygı ile ....
duygularınızı bizimle paylaştıgınız için teşekkür ederim..sevgilerimle
TÜM YORUMLAR (4)