Şiir öyle bir el ki,
Bazan avucunda tuttuğunu sunar
Bazan da arta kalanı
Bir mevsim gibi her şeyden anlar
Bilir
Bir şey hariç: Yalanı
Eli yok ki
Avuç olası
Yoksulluk bıçak gibi
Kahreden
Sırtının orta yerine saplı durması
Denizköy'de bir zeytin ağacının altında
Deniz'in kenarında oturmuşuz
Ayın şavkı vuruyor denize
Oya esmer zeytin tanesi
Bir şarkı tutturmuşuz
Parıldayan dalgaların sesi karışıyor sesimize
Gelincik kırmızı kanatır
Toprağın yanağını.
Açan her zambak
Besbelli beyaz bir yaradır.
Dağ doruğundan gelen deli rüzgar
Uçurumların bilediği korkuları
Taşında toprağında boy boy ayak izim var
Kayalarına kulağımı dayasam İçinde sesim yankılar
Kaç kavak gövdesinde yara gibi büyüyen ismim var
Pınar başında kana kana su içen, suya eğilmiş aksim var
Bizim evin sokağı, hala benden çaldığı bilyeleri saklar
Kaç kış geçti üzerinden, kaç bahar?
Gül'ün ağıdı
/Gülşen'e/
Merhaba hüzün
Bu anayüreği
Bu da iki gözüm
Bir çift güvercindi elleri
Kanat açınca gümüş yanardı
Kanlı uykusunda kara gözleri
Her açılışı başka bahardı
Har içinde hazan gülleri
Acıları biriktiriyoruz gün gün
Sevinçleri öğüten bir değirmen gibi
Un ufak ederek anı
Kendi rüzgarımızı ekiyoruz için için
Gemisini omuzlarda yüzdürmek için
Herkesin kendi tufanı
Bir damla düşer sonsuzluk deryasına
Ne artar ne azalır zaman
Birden mahsum olur insan o akşam
Belki mahsun
Kaşla göz arası bitmiştir yaşam
Fark etmez




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!