Şiir öyle bir el ki,
Bazan avucunda tuttuğunu sunar
Bazan da arta kalanı
Bir mevsim gibi her şeyden anlar
Bilir
Bir şey hariç: Yalanı
Eli yok ki
Avuç olası
Yoksulluk bıçak gibi
Kahreden
Sırtının orta yerine saplı durması
Denizköy'de bir zeytin ağacının altında
Deniz'in kenarında oturmuşuz
Ayın şavkı vuruyor denize
Oya esmer zeytin tanesi
Bir şarkı tutturmuşuz
Parıldayan dalgaların sesi karışıyor sesimize
O gün geldi
Artık varsın
Üç buçuk kilo
Elli santim kadarsın
O gün geldi
Gelincik kırmızı kanatır
Toprağın yanağını.
Açan her zambak
Besbelli beyaz bir yaradır.
Dağ doruğundan gelen deli rüzgar
Uçurumların bilediği korkuları
Gözlerin aydınlık
Suya ışık düşer ya
Kocaman beyaz açan Çiçek
Gülüşün var ya
Sen daha da güzelsin
Her Oniki Nisan gelen baharla
Küçüğüm
Cankulağınla dinle
Vakit varken henüz
Çık dışarı yağmurlu bir günde
Avucunu aç
Tut yağmura
Neden?
Var yemeze büyük ikramiye çıkar da,
Ekmek parası ile aldığımız bilete amorti çıkmaz.
Ya da
Su yağar da
Neden ekmek de yağmaz?
Bir damla düşer sonsuzluk deryasına
Ne artar ne azalır zaman
Birden mahsum olur insan o akşam
Belki mahsun
Kaşla göz arası bitmiştir yaşam
Fark etmez
Süt kesilmişti deniz
O sabah
Kıyamazdın bakmağa
Kırışacak sanırdın
Biri baksa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!