Kahredici Bir Rüya Ertesiydi Bu Yazdıkla ...

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Kahredici Bir Rüya Ertesiydi Bu Yazdıklarım Sana…

Kendime saklı bir hayatım vardı, küçücük mutluluklarım devleşirdi içimde...
Heyecanlarım koskocamandı, saklardım içimde. herşey gizli benliğime sığınırdı...
Ve herşeyin ardına hep gizli sorular takılırdı... Nereye kadar gidecek bu küçücük gülüşlerim ve nerede niçin son bulacaktı, bunlar, hep endişelerimdi...
Yağmurdan sonra kuru güneş, fırtınadan sonra meltem rüzgârları...
Bazen de buz dağları gibi sürüklenip dağılırdım buz kalıpları gibi donuklaşarak…

Hayatımın en sevinçli karelerini içimde gizlerdim, kuytularda güler, kalabalıklarda sessiz ve de suskun kalırdım…
Bilirdim ufacık gülsem, kocaman dağlar yıkılırdı içimden…
Ve ben saklı gülüşlerin bol kahkahalarını sadece içime atardım…
Gülüşlerim hep gizliydi, kendimi kendimle sınardım… Kızgınlıklarım lâv lâv olurdu içimdeki hırslarla ve kendine acıyan bir avuç candım…
Sevmeyi bilemezdim, hasreti hiç tanımazdım, avuçlarım kızıl ateş gibi olurdu, mor damarlarımdaki kanın yoğunluğundan…

Ben bana yeterdim…
Ve bu yetkinlikle küçük mutluluklarla yaşardım… Mesela balonları patlatırdım, papatyaların çiçek yapraklarını koparırdım. Kahve fincanlarına bakardım sevmelerden uzak… Sadece ben sesimi tanımıştım, sağ ayağımla boş kutuları tekmelerken gülümserdim. Karanlıklardan korkardım, geceleri mezarlıkların yanından geçerken ıslık çalar, susar, dualar ederdim…
Benim içimde huzurlar vardı…
Kaybetme korkusunu hiç yaşamazdım…

Umutlarım vardı…
Koca koca cümleler yazacaktım…
Beni bana anlatacaktım coşacaktı içim…
Şiirler, cümleler ezberledim ve ben kalem ucuna mahkum bir mürekkep dağıtıcısı olacaktım…
Sevmelere sevilmelere uzaktım… Ta ki sen, evet sen karşıma çıkıncaya kadar…
Evet sen… Gülmeleri, sevinçleri, sevmeleri, sevilmeleri, riyasız öğreten sen…
İşte dengemi yitirdiğim anların başlangıcı sen…
Nasıl bir sevmenin girdabına soktun beni, ki yıllarım Çoban Yıldızı gibi bir göründü, bir kayboldu hayatımdan gitti… Sen bitirdin koskoca bir çınarın bedenini çürütür gibi çürüterek bitirdin beni…

Şimdi bütün düşlerimi hayallerimi karartarak, sen ışığının altında gölge yapıyorum…

Evet, güçlü hisleri soktum içime, bütün korkuları soktum, kaybetme korkusunun karartılarında kayboluyorum… Unutulmazlık mührünün mürekkeplerini silmeye çalışıyorum, kendimi kendime feda ediyorum…

Kaybolan düşlerin peşinde dolanıyorum…
Gizli kalmış düşüncelerdeki özlemleri de şimdilerde kahır zincirlerini bedenime vurarak, bedenimi kanatarak yaşıyorum…

Anı hastalığını icat ettim kendime, gölgelerimle savaşıyorum…
Kuru kuruya kansız bir savaş bu, adını koydum sen savaşımı bu, içinden akan lâv, aslında tüm gizlilerim bana göre doğruydu, sakladım ve saklandım bu düşüncelerin içine ve sen tüm doğrularımı ters çevirdin, tüm güvenmişliğimin çamuruna attın beni, kendi adımın ardına zor saklanabildim…

Ve
yalnızım,
tüm yalnızlıklarımı sana hediye ediyorum, tüm kuru kalabalıklarımın riyalarını sana armağan ediyorum…
ters çeviriyorum hayatımı ve gizlemiyorum kendimi kendimden…

Artık köpek havlamalarından, karanlıklardan, yalnızımsı hayattan, sensizlikten, hasretten korkmuyorum… Katılaştı kalemimim rengi…
Tüm kaybedilmiş duygularımı geri almaya çalışıyorum…
Küçük gülüşlerim, kocaman kahkahaya dönüştü yalnızlıktan…
Korkusuzluk hediye ettim kendime…
Ve artık sensiz geçen günleri saymıyorum, canım yanıyor…

Artık gizlice ve de saklanarak içimde gizlenerek beklemiyorum yalnızlık yıllarımı… Sonuna kadar sevgide kalmayı öğrenemedik gittik…

Göz göze sevmelerimizin de son perdesi indi, kötüler topallayarak yok olurdu, aslında... Beni kimsesiz sanman, senin hatandı...

Oysa ben bana yetikliydim, gelmekte olan kaderini değiştiremezdin… Oysa...
Ben seni sevdim, acılanmayı tuza bandırarak, ve ateşlere atladım, bu yangın yeri sanılan sevmelerimle...
Artık göz göze ve de diz dize yaşamda oturuşlarımız bitti ve ruhum özgürlük harmanlarında savruluyor artık sen bende yokluğuna ulaştın…

Kahredici bir rüya ertesiydi bu yazdıklarım sana, kahırla dolu sevmelerimin ne sonu, ne de başlangıcıydı artık...
Bir kara buluttu bizi ıslatan…
Rüya ertesinin yetemeyeceğini ve süre gelen yaşamın ruhsal bozukluğunu göreceksin… İnan bana… Ben seni sevdim, acılanmayı tuza bandırarak ve ateşlere atladım, bu yangın yeri sanılan sevmelerimle...

Gecelerin koynuna sığınıyorum başıma buyruk…
Hiçbir şey sensizlikle umurumda değil…
Umarsız bakışlarım sarıyor senli geçen geçmişteki her anıyı…
Bana yokluklarını anlatma, bana sevginin naifliğinden bahsetme, kaç baharın yolcusu olmuş bu düşler, unutulmazlık karelerine sığamamış istekler, sen kendini yokluklarına atarken ben yalnızlığımın farkında bile değildin… Unutulmuşluğun kahredici baskılarını buy beden taşırken çöktü artık… Seni ben de hiç sevmedim ki diyebilsem ki bir kez tüm baharların yeşilini yaşayacaktım oysa…

Uyanmışık bir kere rüyadan, gerçekler içimi acıtsa da anlamayacağını bilerek, kısık seslerle karışık gülüşlerdeyim…
Fermanların içimdeki öksüzümsü çocuğu yok edemedi…
Bir ben varlığımla dikildim karşına, senin kalemine karşı mavi düşlerimle mavi mürekkebimle.
Hadi sustur beni gücün yetiyorsa ve artık sen de susma…
Seni ençok ben sevdim, senin sevgini unutmadım demek sevginin dış kapı anahtarıdır…

Sevgi adına kanattıklarını, yaralayıp kabuklarını koparman da beni hiçliğe atamadı…
Hadi bul beni de bir kez daha vur ki bil hiçbirşey benim umurumda değil, yeteri kadar kanadım, bir fazlası hiçbir şey değil artık… Ben bana yetmeyi öğrendim, ben senden sonra topallamayı öğrendim, bütün koşuşlarım benden sana kalsın…

Sevmek bu, uğruna koşanların yorulmadığını bilir…
Rüya ertesi bir ben varlığı bu, artık kıskanmıyorum sevgide asil kalanları, çünkü o doruğu yaşadım ben…

Şimdi aynı cümleleri yazıyoruz aynı sayfaların okunduğu camlara…
Ençok sevenle, ençok sevilenin aynı duygu olduğunu gördük, ikisinde de çok sevmek hakimdi duygulara…
Çaresizlik belki de güç ölçüm birimiydi…
Ne güzel değimli hâlâ aynı camlarda yan yana okunuyoruz… İşte sevgi bu her şeye rağmen sevenle sevilen yan yana durabiliyor…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 29.3.2011 11:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan

    eevet. rüyadan uyanmak acı. kaybettiklerimiz acıtıyor, özlemler geriyor. ama hayat devam ediyor. dörtte üç suçlu değilsek hayatı yaşamaya devam etmek hakkımız. silkelenip yerimizden baktıklarımızı görmeliyiz.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Yılmaz 4