Nereye böyle diye her sorana ya kagni bazarina, ya kale icine, ya kazancilara, ya canak cömlekciler ugruna, ya bedesten arkasina veya hepsinden birine günde en az bir defa da olsa kavun bostan haline diyecegi kesindi buralarda bütün günboyu en cok toplanip aksam yorgunlugunu evine götüren Kayseri ahali hayati.
Her semt cagirsan duyacak kadarken. Henüz ekmegi suyu bozulup bulanmamis her mahallede hamurunu herkesin kendisinin eskileyip yogurdugu odun atesiyle pisirip kurtaran tas firinlari varken, ilani atkili omzuna atip belki üc bes sokak ötesindeki dumani üstünde tüten yanik bacalariyla teslim ettigini en gec aksama taze kokusu sokaklari tutan ve insanin icine sinen, ekmek olur dönerdi.
Firini gecip, terziciler sokagindan savusup,liseyi elektirikcileri ve defter -kitap bayisi kirtasiyecileri ve tüpcüleri dönüp dolandiktan sonra, birbiri ardina dizili sayisiz üst bas magazalarini bankalar caddesinden kolonyacilar ve pilakcilar dükkan camekanindan caddenin karsisina götürerek varilan yer idi sebze bostan hali. Boyali boraclari sade canak cölmeklerin yanisirasina gobaladan testiye avanos topragindan gönül verip eli emegi degmis kap-kacaklar, etrafi tek basina bisikletici dükkaniyla kendinden baska hicbirsey olmayan postahanenin hemen yan bazar yeriydi.
Karli kis günlerinde olsun, sagnak yagmur bahar vea kizgin kavrurn yaz veya efil üfül sokaklar süpürüp göcen güz, meydan yeri tiklim tiklim el arabalariyla dolu, en öndeki sirasi gelen olan, gerek kale ici gerek hal bazari tezgahlarinda lambalarini gecenin gec saatine kadar yanik tutup kapisinin kapandigi saati carsi bekcilerinden baska cok az insanin bildigi kendi rüyasinda serilip toplanan düs dünyasiydi.
Kale icinde saticilarin hic dinmeyen ve en ulasilabilir ses yogunlugu yüksekligiyle tiklim tiklim dolup bosalan kalabaligi cagirip kendine seslenen cok sesli bestesiz bir müzik gibi, müsterinin kimdir necidir her bir hal ve haraketini coktan okumus bellemis insan sarrafligiyla bir taraftan elleri devamli tezgah düzer, kese kagidi doldurur, su serper; diger taraftan da hesabini kitabini görmenin gözü kulagi ve kusaginda bagli kirisik burusuk para tomarinin saniyelik islem gören ayiklayicisi olurdu. Ki bu durum halde de böyleydi, at bazarinda da böyleydi, kazancilarda da böyleydi, bedestende de böyleydi, han kapilarinda, kale icinde, düven önünde ve yogun burcun yolboyu caddelerinde aynen böyleydi….
Bazan eline ücbes kurus gectiginde dünya sevgilisi anam, okulluk kumas veya tiggir alirdi. Kaplicarsi girisinden cikisina her dükkandan dükkana `buyrun burda ötekinden daha iyisi ve ucuzu var` cigliklarina yakalanmadan gecip gitmenin asla mümkünati olmadigi gibi, insani icine saran taslar duvarlar hic farkinda olmadigi derin bir seyrin icinden gecercesine hic bilmedigi zamanlarin yolcusu olurdu. Galiba kisiye rahatlik veren, hicbirsey ödemedigi halde karsiliginda cok sey alan, yapmaciksiz insan halini bütün saklisiz ve perdesiz birlikte meydan olup kalabaliklastigi seylere cisimlere ve oluk oluk akan, ayin acici hareketlilige göz ve gönül doyururdu. Bu yüzden hicbirsey kacak kaypak veya kacamakliga vurmaksizin satici ne kadar israr ederse alici o kadar dibe düsürecegini bile bile, tilsimi hic bozulmasin istenen sihirli bir döngünün esik ucuydu hayat.
Cigercilerden dalak da alirdi sevgilim anam. Sonra sogan, sarimsak, domates, büber batlican ve kasasini ne kadar cok alabilirse benim deliler gibi sevindigimi bilerekten, hemen hemen haldeki bütün tezgahlari gezip kiyasladikan sonra sulu seftali ve üzüm alir, disarda sirasi gelen el arabacilariyla kaca götüreceginin bazarligin yapar, yükü yüklettiginin ardindan kaldirimlari yollari sokaklari ve sokak aralarini hic aksi sekteye ugratmadan inanilmaz bir hünerle sürükleyip ceken el arabacisiyla, kapinin önünde hesabini saydigimiz evin yolunu bulurduk.
Kavundan karpuza…
Kaymakciyi, kuru yemisciyi,vizirdak satani, bardagi yirmibes kurusu satmadigi zaman aksama kadar kendi semsamer citeni, rast gelen seyyar ve uhacir sehre sakin yasam seyrinin,davul zurnaysa calgicilar sokaginda uddan cümbüsten calan söyleyenlerin ara nagmelerinde kapi nöbetcisidir.
Temmuz / 18
Kayıt Tarihi : 23.9.2018 15:18:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Seyfi Karaca](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/09/23/kagni-pazarinca-kayseri-seyirgunlugu.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!