Salât-ı hamseden vazgeçme gardaş
Kazanır rızayı, kılan cum‘a gün
Ağla didelerin akıtsın kan yaş
Senden hoşnut olur cânan cum‘a gün
Riâyet et her dem işbu usûle
Elest hitabına, demişiz belâ
Birliğine şükür, iman bizde var
Bu yüzden olmuşuz aşka mübtela
Şeyda bülbül gibi figan bizde var
Mecnun Leyla’sını dağlarda izler
Senin dinin İslâm, taptığın Settar
Dilinde tevhidin, elde kılıç var
Hele bir sıdkile gel ol tevekkül
Bak ne olur lûtf-ı Rahman’a seyret
Allah deyip çalış, çekme endişe
Kuru lâf ile da‘van var
Sen bir esrara erdin mi
Esrarın eyle aşikâr
Sır içinde sır gördün mü
Boş boşuna çekersin gam
Şitâ değil, bahar değil, yaz değil
Bu dîvâne gönlüm gözden yaralı
Tûtî, kumru uçmuş gurbet ellere
Bülbülün yuvası tozdan yaralı
Âşık olanın esrârı duyulur
Muhannetin kapusuna
Gitme gitme öl efendim
Tama‘ etme devletine
Olursa da sel efendim
İmansız kalbi ölmüşten
Geçti civan çağım son zamanımdır
Tez yetiş, halimi sor beni beni
Yüklendi barhanam, gidiyor göçüm
Musalla taşında gör beni beni
Ezelden düşmüşem ben bu telaşa
Nanhü kasemnâda taksim bâbında
O babdan bir kısmet kapanlardanız
Hamd olsun koymadı gaflet hâbında
Birliğin bir bilip tapanlardanız
Bizler sabrederiz her belasına
Mest-i müdâm olsa âşık cezbesi cânı yakar
Nâle-i figân-ı âhı kevni mekânı yakar
Derdinin zerre yükünü haml edemez gergedan
El vurursa çâresiyçün dest-i Lokman’ı yakar
Mevsimler değişti, bahar, yaz gitti
Bu bizim illere gelen güz ağlar
Elli yedi yıldır çektiğim hasret
Bağrım yanar, lisanımda söz ağlar
Gizlendi çiçekler, hani nunufar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!