Kadınların Ve Şairlerin Çocukları

Meryem Şahin
229

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Kadınların Ve Şairlerin Çocukları

Her kadın gibi ben de yıllardan beri boş zamanlarımı değerlendirmek adına el emeği göz nuru denen el sanatlarıyla uğraşmayı severim. Aradan uzun zaman geçtikçe simlerle, boyalarla, boyalı iplerle, velhasıl her türlü renkli malzemeyle gözlerimizin nurlarını akıtarak (bu ifade küçüklüğümde beni ne kadar çok korkuturdu, gözlerimden bir şeylerin akacağını düşünmek) oluşturduğumuz eserlerin değeri bizim gözümüzde daha bir artar. Yıllarca sandıklara koyup saklarız onları, kullanmaya kıyamayız, kızımın çeyizine koyacağım der belki gelecekteki yılları yaşar gibi mutlu bir tebessümü belli belirsiz dudağımıza konduruveririz. Aradan yıllar geçip te sandığı açtığımızda sanki çocuklarımızın küçüklük hallerini, bebekliklerini görür gibi oluruz. Çünkü onlar bizim eserimizdir, bizden bir şeyler katmışızdır iplik iplik işlerken, kalem kalem boyarken… çocuklarımız gibidir onlar bizim.. ellenmesin isteriz, hep beğenilsin, güzel denilsin isteriz…
Şairler de böyledir işte… şiirleri de onların çocuklarıdır bana göre… her kelimesini, hatta harfini, belki geceleri uykularından, belki yemeklerinden feragat ederek büyütmüş, anneciğim, babacığım benimle ilgilen, gitme diyen sözcüklerin hatırını kıramayıp çok istedikleri bir geziden, alışverişten, komşu davetinden geri kalmışlardır. Bebek gibi itinayla büyüttükleri eserleri, o yüzden çok kırılgandır onların gözünde… biraz sertçe dokunsa biri ya kolu incinecektir, ya o nazik bedeninin herhangi bir yeri… beğenilmesini isterler, çocuklarına söz edene gücenirler, evet belki haklıdır görücü kısmı ama anne yüreği, baba hamiyeti başka düşünür, başka konuşur …aslında çocuğunun terbiyesi ve daha iyi yetişip olgunlaşabilmesi için anne babanın göremediği fakat dışarıdan göze çarpan hatalarına, kusurcuklarına dikkatini çekerek uyaran başkalarına alınganlık kapısını değil de hoşgörü pencerelerini açarak en azından eğilip aşağıya bir bakmak her halde daha doğru bir hareket olur. Şairler duyguların en yoğun bulunduğu yürekleri barındırır sinelerinde elbet. Bundan dolayıdır ki, ağlayanla ağlayıp, gülenin mutluluğunu fazlasıyla hissedebilirken, kırılıp gücenmeleri de o denli yoğun ve süratli oluverir.
Oldukça nazik, saygılı, güleryüzlü şiir sevdalısı genç; şiirin eleştirilmesinden konu açılınca şöyle söylemişti:
-Birgün oldukça kalabalık grubun katıldığı şiir dinletisinde bir şiirimi okudum. Çok alkış aldı. Fakat içlerinden biri kalkıp:
-Bu şiirin şurası olmamış!
deyince, o şiirimi olduğu gibi kitabımdan çıkarttım.
Başka bir şairin, incindiği için bütün şiirlerini kaldırdığını biliyorum. Bence burada iki önemli nokta var. Birincisi yazılıp halka arzedildikten sonra artık onun sahibi okuyanlardır. Şair üretmiş, topluma sunmuş, o eser artık halka mal olmuştur. Tasarruf hakkı elbette ki yasal sahibine ait olmakla birlikte, yol gösteren, yönlendirecek olan okuyucudur. Bir kelimesinin değişmesi gerekebilir belki… bütünüyle iptal etmek okuyucuyu mahrum etmek, hatta cezalandırmak anlamına gelmez mi?
Konusunda mahir, işin ehli ve eğitimini iyi okullardan birinde alarak piyasada yer edinmiş grafiker reklamcının şöyle dediğini hatırlıyorum:
-Müşteriyi memnun edemeyebilirsiniz. Hatta bu çok zordur. Çünkü adam “yok beğenmedim” dedi mi iş bitiyor. Siz ne söylerseniz söyleyin onu ikna edemezsiniz. Onun baktığı pencereden hazırlanan tasarım iyi görünmüyor, aksine kötü görünüyor. Sizce çok kaliteli çalışılmış olabilir. Burada yapılacak iki şey vardır. Ya müşterinin isteğine uyarak sanatı katledeceksiniz (ki bu bir sanattır) yahut, bu işten anlayan, eğitimini almış olan benim diyeceksiniz, alıcıyla ters düşeceksiniz. Görsel bir nesneye değer biçmek farklı bir olgudur, farklı bakış açılarından farklı görünmesi doğaldır.
İki genç yeşillikler içindeki bir parkta banklardan birinde oturuyorlardı. Genç kız erkeğin yüzüne bakarken gözlerinde yakaladığı güzellikler dünyasında kaybolmuştu. Şöyle dedi erkek ona:
-Bende ne buluyorsun anlamıyorum! .. ben aynaya baktığım zaman…
Genç kız, gördüğü (şey her ne ise) büyülenmiş gözlerini ayırmadan şöyle dedi:
-O senin gözün… bu benim!
Bakışlar farklıdır elbet, görüşler de.. eleştiriler oldu diye eserini yokeden bir mantığı anlamak mümkün müdür sizce? Çocuklarımızın kusurlarını görünce onları terk edip yok sayma lüksümüz nasıl yoksa, eğitip, yanlışlarını düzeltmek için çaba harcamamız gerekiyorsa, aynı şey eserler için de geçerlidir herhalde.
İkinci nokta da bakış açılarının, beğeni kıstaslarının farklı olabileceği kadar, yanılgının diğer bakış açısından kaynaklanıyor olabileceğine de ihtimal vermektir.
Karşı pencereden bakan kişinin yanılma ve algılama noktasını da hesaplayarak tekrar gözden geçirilmesi, değişmesinin daha doğru olacağı kanaati ağır basıyorsa düzeltilmesi, eseri oluşturan kişi aynı kanıda değilse eleştirilere rağmen sahiplenme ve tasarruf hakkının kullanılması daha doğru olsa gerektir. Şiirler şairlerin, hikayeler hikayecilerin, elişleri kadınların, sanat eserlerinin her türü sanatkarların çocukları değil midir?

Meryem Şahin
Kayıt Tarihi : 25.5.2006 22:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ömer Ekinci Micingirt
    Ömer Ekinci Micingirt

    Kadın ve şiir...
    Mercandan şehir,
    Hak yazar ise;
    Kevserden nehir...

    Tebrik ve saygılarımla nur kalem...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Meryem Şahin