Kaç insan ölünce olay önem kazanır? bölümünü aldım öne…
sorun burada sadece ‘olay’. En son çıkacak netice zaten yanıtı olacaktır…
Olay, ilk ne zaman belirmişti? Aile içi mi? Namus konusu muydu? Ben’liğin belirtisi olmaya ne zaman yüz tutmuştu? ‘Seninkisi ben’lik ise benimkisi ne sanıyorsun’ belirtisine kadar ne çok zaman bu duyarsızlık beslenmişti? … Seni bana, beni sana kaygısız ve duyarsızlaştırmaya bu zaman hakkı tanındıysa eğer, yine ben ve sen olacağız kendimize soru soran… Zira,
Yapanlara soru sorulamaz. Önce etkisinde kalanlar analiz edilerek konuyu düşünenler olmalılar. Onlar kendi tutumlarında güçlendirildikçe, yapanın oynayacak mekanı daralır. Ve acıttıkları boyutta sıkıştırılırsa, o acı noktada konuşurlar onlar da… bülbül gibi şakırlar ve hatta gözlerinin pınarını alet olarak amaca kullanmaya başlayacak ve bilmem daha nelerle bu acınma sefaletini bile sürecek… işte bu alanlar da daraltılmalı, ki ancak o zaman gerçek karşısında olduğuna inanabilsin o utanmaz denilenler…
Onlar utanmaz da biz neyiz peki? Konusuyla başlamalı…
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim