Jale Kozkaman Şiirleri - Şair Jale Kozkaman

Jale Kozkaman

Can deyip bağrıma bastığım
Nice insanlarım vardı ki,
Yılan olup sardılar beni
Sel olup aksak dediğim
Sevdiğim insanlar
Kasırga sonrası gibi dağıttı beni

Devamını Oku
Jale Kozkaman

Biraz gülüş bırakmalı insan sevdiğine
Başka hiçbir yerde bulamayacağı sıcaklığı vermeli
Hep dokunması için bahaneler bulmalı
Boynum çok ağrıyor dediğinde
Öpeyim de geçsin demeli.
Doğurgan anılar bırakmalı

Devamını Oku
Jale Kozkaman

Bir kırlangıcın ürkekliği ile konuşmanı
Gözlerine sakladığın hüznü
Ebe yapılmaktan yorulan ruhunu
Sevdim

Kaçarken düştüğün acılara sabredişini

Devamını Oku
Jale Kozkaman

Hep sıfırdan başlamaktır...
İmkansız denileni yapmaktır...
Cennettir de cehennemdir de ama senin elindedir...
Korkularınla yüzleşmen içindir...
Sana seni öğretir...
Düşüncelerini maddeleştirmek içindir...

Devamını Oku
Jale Kozkaman

Evrende yankılansa da sesim
Beni duymuyorlardı
Alacakları para daha önemliydi
Malları bölünmemeliydi
Beni görmüyorlardı
Narin bedenimi

Devamını Oku
Jale Kozkaman

Bir sonbahar sabahı
İki martı konar güverteye
Biri hiçlikten biri yorgunluktan
İkisi de sert görünmeye çalışsa da
Bakınca anlarsınız gözlerindeki
Derin sevgiyi

Devamını Oku
Jale Kozkaman

Sen sebep değilsin
İçimdeki kıyametin başlamasına
Sırattan geçecek olan benim Sen değilsin!
Burada yıkıntılar içindeyim
Belki çok günahım var;
Belki de aklanırım kim bilir?

Devamını Oku
Jale Kozkaman

Gelişin utandırsın gidişimi
Ben ay göründü diyeyim
Gündüz geceye bıraksın yerini
Yüzyıllık küs bitsin
Barışsın tenimiz
Öpüşlerin sustursun

Devamını Oku
Jale Kozkaman

Susmak için erken konuşmak için geç kalmış yine de umudunu yitirmemişti.
Soğumuş çayını içerken göğe baktı.Yıldızlar hala elle tutulacak kadar yakındı.Kimbilir belki ona da ulaşırdı.Son kez yazmaya karar verdi.Arayamıyordu çünkü reddedilmekten ve heyecanını kontrol edememekten deli gibi korkuyordu.Uzunca bir süre düşündü bir türlü toplayamıyordu,savaş alanı gibiydi zihni.Düşünceler yaralıydı ve kan kaybediyordu.Bir tek ne hissettiğinden emindi; Selin karanlık yanını bilen buna rağmen seven tek kişiydi ve korkmuyordu. Ondan emin olmak için her yolu denemiş defalarca kırmış ve incitmişti.Bağlanmaktanda korkuyordu daha önceki yarası hala sızlıyordu.Yeni bir yara daha açılacağından o kadar emindi ki yaralanmak yerine yaralamaya çalışıyordu.Her sözüyle hançerler saplıyordu ve ona baktıkça aslında sürekli kendini kanatıyordu.Oysa Selin yine de sevmekten vazgeçmemişti yaralarını görüyordu ve onu sevgisiyle iyileştirmeye çalışıyordu.Ama her davranışı ters tepiyordu ve artık hırpalanmaktan çok yorulmuştu.Sonunda hiç istemese de gitmek zorunda kalmıştı gözyaşlarını gizlemeye çalışarak.Acımasını istemiyordu aşķ a aşık bir kadındı.Aşkı arıyordu sürekli bir çift gözde. Aşk ise hep tam tersi durumlar yaşatıyordu gerçeğin ne olduğunu öğrensin diye ve yine bir katil seçmişti.Selin ilk defa ben demekten vazgeçmişti bu ilişkide.Anlaşılmak yerine anlamayı seçmişti.İşte o an kısır döngü kırılmıştı,artık biliyordu Aşk kendisi idi.Ve Aşk katilini azat ederek yoluna devam etti.

Devamını Oku
Jale Kozkaman

Hani hava çok soğuktu.
Her yer gelinlik giymiş gibi alabildiğine beyazdı o gün. Kendinden sıkılan ben, camın önüne ilişmiştim. Sonra sen gelmiş daracık pervaza konmuştun.Üşümüş gibiydin.Gözlerini kısarak bana bakmıştın. Bir süre seni izlemiş sonunda dayanamayıp içeri almıştım.
Korkudan mı yoksa sadece üşüdüğünden mi titriyordun bilmiyordum ama avuçlarımın arasındaydın işte. Kımıl kımıldın ve sen hareket ettikçe bende tedirginleşiyordum. Böyle bir şey yaşamamış biri olarak ne yapacağımı bilmiyordum ve senin de ne yapacağından emin olamıyordum.
Oysa küçücüktün ve beni korkutabiliyordun. Galiba insan bilmediği şeylerden hep korkarak yaşıyordu. Bir süre sonra başını yan yatırmış bir şekilde sanki uyuyordun titremen geçmiş gibiydi. Tüylerine dokunurken garip bir sıcaklık sarıyordu içimi. Hoşuma gitmişti sana dokunmak seni hissetmek. Sonra aç olabileceğin aklıma gelmişti de küçük ekmek parçaları attığım suyu koymuştum önüne. Sen önce bir tadına bakmış sonra küçücük gaganla yemeye başlamıştın. Bense hayranlıkla seni seyrediyordum. İlk defa bu kadar küçük,bu kadar savunmasız ve bu kadar narin bir misafirim oluyordu. Ve varlığın beni mutlu etmeye yetiyordu.Garipti hayat mutlulukları hiç beklemediğin zaman hiç beklemediğin şekilde sunuyordu. Sana ise sadece tadını çıkarmak düşüyordu.
Sonra içini pamukla doldurduğum küçük bir sepetten yuva yapıp seni yerleştirmiş yatağıma uzanmıştım. Sense tam uyumaya hazırlandığımda çenemle sol omzum arasına gelip konmuştun....
Şaşırmıştım ama gizliden de sevinmiştim. Bir yandan bu şekilde nasıl uyuyacağımı hesaplarken bir yandan da sana zarar vermekten deli gibi korkuyordum.

Devamını Oku