Soğuk karlı kış geceleri, İstanbul,
Kanlıca,
ahşap konağın tek odasında,
Fransız arslan pençeli seramik
pembe odun sobası yanar,
üzerindeki Kastamonu kestaneleri sobanın
çıtırdayan sesine eşlik ederdi.
Üçgen şeklindeki çatıdan buzlar sarkar,
cumbalı odayı ve Fransız sobayı seyrederdi.
İsmet hanım o zaman sağdı.
Eskiden onun da büyükleri vardı.
Kestaneler kavrulurken odada,
rüzgar camları titretir,
ahşap konak sallanırdı ara sıra.
İşte o zaman İsmet Hanım;
'-Minhav, minhav.' derdi.
Onun inanışına göre;
Saçaklarda rahmetliler gezerdi.
Perdeler dalgalanır,
pencereler titrer,
sokaktan bozacı geçerdi.
Kanlıca'da karlı kış gecelerinde,
İsmet Hanım,
ara sıra
minhav, minhav derdi.
Kayıt Tarihi : 1.1.2007 17:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!