Akşamın en sessiz, en kimsesiz anında,
Bir çakıl taşı gibi düşer peşinize.
Adı geçmese de kimse bilmez,
Sen her nefeste anarken onu gizlice.
Bir sokak lambasında gölgesi,
Bir şarkının tam ortasında sesi.
Hiçbir şey tam yerini bulmaz,
Eksik kalan hep o olur ayrılık gecesi.
Aylar, yıllar geçer, unuturum sanırsın,
Ama bir bakış, bir fısıltı yeter,
Hatırlarsın...
İçine içine işler ya,
İşte öyle bir şey...
Gözlerini kaparsın bazen,
Hiç olmamış gibi yaparsın.
Ama bir rüzgâr eser ansızın,
Uyanınca tüm savunman darmadağın.
Bir fotoğraf çıkar eski bir kitabın arasından,
Bir kahve kokusuyla vurur burnuna.
Ve sen...
Zamanın durduğu o ana geri dönersin.
İşte öyle bir şey...
Susarsın çoğu zaman,
Anlatamazsın kimseye.
Hangi kelime anlatabilir ki
Bir yüreğin diğerine sığamayışını?
Kırık dökük hayallerin ardında,
O en parlak olan hep odur.
Diline en çok dokunan,
En çok susturan,
En çok konuşturan odur.
Derinden yakarken,
Damarlarında dolaşır ya,
Bir daha eskisi gibi olamazsın.
Ve her “iyiyim” dediğinde
Biraz daha eksilirsin.
İşte öyle bir şey...
Sonra alışır gibi olursun,
Günlerle birlikte mevsimler de değişir.
Ama içinde bir yer hep aynı kalır,
Hep o anın eşiğinde yarım.
Ne tam unutursun,
Ne de tam anımsarsın.
Sadece yaşarsın;
Sanki o yokmuş gibi,
Ama aslında her köşede o varmış gibi.
Bir melodi çalarken uzaktan,
Bir yolda yürürken meteliksiz,
Bir çocuk gülüşünde güneşle,
Kalbin yine aynı kumlu sahile gider.
Çünkü bazı insanlar
Gitmez aslında;
Kalırlar sende,
İz, anı, yara ya da dua gibi.
İşte öyle bir şey...
2 Mayıs 2025 / Cuma / Ankara
Halil KumcuKayıt Tarihi : 2.5.2025 10:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Kalp, zamanı ölçmez; sadece hatırladıklarıyla ağırlaşır."
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!