Biliyorum ayıp ve mânasız
Ama peşlerinden gidiyorum
Gezmeye çıktıkları vakit
Ana kız.
Utanır da belki
Anasının sırtındaki
..
Kabuğunu koparmadan
ne bir elmayı soyabildim
ne de iyileştirebildim bir yaramı
ama karşıma çıkınca
kızmadım hiç elma kurduna
bendim çünkü bıçağı saplayan
onun yurduna
..
Bir ölü yatıyor
on dokuz yaşında bir delikanlı
gündüzleri güneşte
geceleri yıldızların altında
İstanbul'da, Beyazıt Meydanı'nda.
Bir ölü yatıyor
..
Sus pus olmuş puslu bir İstanbul muydu yüzünyoksa çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne.
Dolmabahçe'de, çay tadında...
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında, tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehnedilmiş yelkovan gibi...Hani akrep'i seven ama yüreği takvim yokuşlarında...
Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı, sesinin sesimde yankılanmasının...Sanki perdedekine üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün içime...Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim seyir defterimde...Ve ben amerikanca bir filmi kürtçe seyrediyorum.
Kadın, Beyoğlu'nda bir kış akşamında, üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan muzdarip yürüyordu...Adam da...Yürümek hiçbir şeyi çözmüyordu, bazı aralık akşamlarında...Parmağında yaralı bir öyküyü taşıyordu adam...Kadının yüzünde bir hüzün...Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...Soğuğun ve karanlığın vehameti!
Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi küçültülmüş, daraltılmış..İlk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler, yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen yazlar...Yaşananlara bir beden büyük geliyor artık hayat!
..
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Vapur düdükleri ötmededir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...
..
Ne günlermiş, ne günlermiş
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında.
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
Ne günlermiş, ne günlermiş
Gelip geçmiş!
Vapurlar değil, Boğaz'dan geçen:
..
Denizin kentini yaktım
Vızıldayıp duran kafamın ortasında
Denizin kentini yaktım
Hurma şırıltılarıyla
Denizin kentini yaktım
Beni çocukluğumdan koparan
..
İşte zamanın karanlığı, gece gibi,
Geçer bir gölge komadan.
İşte Tanrı nefesli sahiller,
İşte Bizans kopmuş Romadan.
Sakalları uzamış keşişler sırtında,
Bahar halinde bir yük:
Sur örülmüş kıyılarda yokluğa taraf,
..
Mektup alır, efkarlanırım;
Rakı içer, efkarlanırım;
Yola çıkar, efkarlanırım.
Ne olacak bunun sonu, bilmem.
'Kazımın' türküsünü söylerler,
Üsküdar’da;
Efkarlanırım.
..
Bir an senden ayrılsam,Nerde der misin?
Gelemezsem yine de affeder misin?
Hasretini çekerken sen de ben gibi,
İçinde bir yalnızlık hisseder misin?
İstemem olmasın ne mal ne pulum.
Gurbete düşende sanadır yolum.
..
Sevgisi içimde yaşayıp duran
Nazlı güzellerin şirin İstanbul
Hayali kafamda hükümler süren
Görmez gözlerime görün İstanbul
Ortasında deniz kenarlar kara
Bu dünyada cennet olmuş kullara
..
Yedi tependen görünür yedi güzellik
Gönlümde sensin sevdamda sensin
her kıyında var bir nostaljik te özellik
İstanbul cennetsin, İstanbul sultansın
Dün gezdim senin güzel camilerin
Sana hiç eksik olmaz da dualarım
..
Bakışın İstanbul gibi yakıyor
İstanbul dudaklım kaldır kaşını
Sevdan yüreğimde aşka akıyor
İstanbul dudaklım kaldır başını
İskeleden bakıp yaşımı döktün
Emirgan’da açtım Beykoz’da söktün
..
Güneş gibi doğdun yedi tepeye,
Asırlarca tarih yazdın İstanbul.
Adını duyurdun her bir cepheye,
Asırlarca tarih yazdın İstanbul.
Bin dörtyüz elli üç'te çağ atlattın,
Sultan Mehmet Han'la topu patlattın,
..
Kavgalarımızın şehri İstanbul,
Çarpıklıkların,bozulmuşlukların,çılgınlıkların,
Yozlaşmış gecelik aşkların şehri,
Sultanahmet’i,Ayasofya’sı,
Gülhane’si,Topkapı’sıyla,
Tarihimizin şehri İstanbul.
..
İstanbul,hasret şehri
İki yakası, kavuşmayan şehir
Tıpkı iki yaka gibi
Hasretlikler yaşanan
Gözleri nemli,hüzünlü şehrim
Sonbahar gibi,hoyrat
Bahar gibi,hayat kokan
..
Ankara’dan İstanbul’a varınca,
Derin duygulara çeker İstanbul,
Boğazı uzaktan seyre dalınca,
Derin duygulara çeker İstanbul.
Yedi tepe diye tarif edilir,
Tarihi duygular burda bilenir,
..
Niceleri senden gelip geçtiler…
Taşını toprağını zibil ettiler.
İlahi... Eyüp, Fatih, Akşemseddin peygamber sözü ile şereflendiler,
Türk milletine sebil oldun, hayrat oldun İstanbul.
Ne sesler çınladı kulağında... Toplar, çanlar, naralar
Nihayet bağrından yükseldi arş’ı alaya ezanlar
..
istanbul
sen benim içimde kayboldun
hadi kendini bul...
gözlerini gördüm binkez daha daldım seyrettim
kollarımda sevgilim vardı ama sana ihanet etmedim
..
İstanbul gelin olmuş,
Tutuyor ellerimden...
Elin değil benim olmuş,
Öpüyor gözlerimden...
Ah istanbul istanbul,
Ne güzelsin istanbul...
Sen olmazsın zalime kul,
..