İstanbul ayaklanır hücrelerimde,
Ayaklanır her dökülüşüyle dizelerimde,
Bir başkaldırış güzelliğinde isyan bayrağını çeker
Bir belirsiz geçmişten bir nice bilinmeze...
Ben çekemem, yetmez yüreğim dizelerimin enginliğine
Yetmez hüznümüm dinginliğinde kaybolan haykırışlarım
Sesim sessizliğimi aşamaz nedense...
İstanbul ayaklanır hücrelerimde
Hücrelerimde yeşerir taptaze umut bir cemre güzelliğinde
Bir cemre serpilir bakışlarımda, bir başkaldırış heybetinde
Kır atı olur Köroğlu’nun, bir azgın küheylan kişnemesiyle,
Çamlıbel’lerden dökülür akışkan bir hüzün
Dökülür bir köpük denizinden bir hazin hüzün denizine
Aktıkça çoğalan ve çığlaşan bir çağlayan deviniminde
Ve karışır gözyaşıma bir göz açıp kapama süresince
Bir asi çığlık olur yalar yüreğimin çeperlerini
Yalar da yıkar,
Dayanamam...
Aşar göz siperlerimi ha deyince, heyhat....
Ha deyince, imkanı yok kurutamam...
İstanbul ayaklanır hücrelerimde
Mutlak, isyankar bir kişilik bulur benliğimde
Bütün gizlerini açar bana
Aşklarını, hüzünlerini, kazanış ve kaybedişlerini
Korkularını açar bana İstanbul
Hasretlerini açar
Koca bir tarih terkedilmişliğiyle
Hoyratça bir tüketilmişliğini gizleyemez istese de
Nazını saklamadan
Bin erkekten arta kalan bir bakire masumiyetiyle
Ve hiç kaybetmediği samimiyetiyle
Hesapsızca dökülür bana...
Dökülür arta kalan masumiyetiyle...
Ben ağlarım
İstanbul bana ağlar
Ağlaşırız...
İstanbul ayaklanır hücrelerimde
Ve akışkan bir sıvı olur dolaşır kendine mesken bedenimde...
İstanbul,16,02,2002
Gökhan ÖktemKayıt Tarihi : 18.3.2002 23:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!