Her sabah, hüzün yerine bir gülümsemeyle uyanmayı ister insan. Yeni bir güne başlamak… Sanki daha önce hiçbir acı yaşanmamış, hiçbir hayal kırıklığı biriktirilmemiş gibi. Dün, üzerine kapanan bir kitabın sayfalarında kalmış; bugünün sabahı ise tertemiz bir sayfa. Ve insan, o sayfayı mutlulukla, umutla doldurmak ister. Her doğan güneşle birlikte yeniden doğmak, geçmişin gamını ve kederini hatırlamadan adım atmak ister hayata.
Hep iyi şeyler olsun istiyoruz. Belki biraz naif bir beklenti bu ama insan, kötülüğün ağırlığını taşımaktan yoruluyor. Gördüğü, duyduğu olumsuzlukları kendine konduramıyor. Dünyanın siyah beyaz bir resme dönüştüğü, gerçeğin ateşle su gibi çarpıtıldığı bu çağda bile, içimizde bir yerlerde iyiliğe olan inanç sönmüyor. Zor olsa da, kaotik bir dünyada birine, belki birilerine koşulsuzca güvenmeyi diliyor insan. Çünkü ne kadar “Kimseye güvenmem,” dese de, derinlerde bir yerlerde, her insan bir omuz arar. Kendi yükünü paylaşabileceği bir omuz… Sözlerine tutunabileceği, elleriyle bir yarasına merhem olabileceği birine güvenmek ister.
Ama ne kadar güvenmek istesek de, bu karanlık dünyada güven, bir hayal kadar kırılgan. Yine de bu hayali bırakmak istemiyoruz. Çünkü belki de bizi ayakta tutan tek şey bu: bir gün, bir yerde, o koşulsuz güveni bulma umudu.
Ve belki de ihtiyacımız olan şey, ucu sabaha çıkan bir gece yürüyüşü… Karanlık ne kadar yoğun olursa olsun, attığımız her adımda güneşe biraz daha yaklaşmak. Gökyüzünün karanlığını yararak yıldızlara uzanmak. Yolun sonunda bizi bekleyen o sabaha ulaşmak için, adım adım yürümek. Gözlerimizin önündeki siyah perdeyi kaldırıp, yeni bir başlangıca, tertemiz bir güne ulaşmak için cesaretle yürümek.
Bu yürüyüş, sadece ayaklarımızın değil, ruhumuzun da bir yolculuğu. Kendi karanlıklarımızla yüzleştiğimiz, kendimizi yeniden bulduğumuz bir yolculuk. Her adımda eski yaralarımızı geride bırakıp, güneşe doğru bir umutla ilerlediğimiz bir yol… Belki zorlu, belki yorucu ama sonunda sabah var. Ve o sabaha vardığımızda, içimizde biriken tüm ağırlıkları, geride bırakıp yeniden doğmuş gibi hissedeceğiz. Çünkü bazen bir güneş doğumu, insanın tüm dünyasını değiştirebilir.
İşte bu yüzden, ihtiyacımız olan tek şey bir gece yürüyüşü… Ucu sabaha çıkan bir yürüyüş. Çünkü karanlık, ancak güneşe doğru yürüyenlere teslim olur.
13.05.2020
Ali PakyardımKayıt Tarihi : 5.12.2024 14:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!