Aklım gülüşünde kalmış
Gözlerin kalbimi çalmış
Padişah ferman yazmış
Seven seveni alacakmış
Gel gönül hırsızım
Sana demedim mi, yâr...
Sevme beni, canın yanar...
Yanarsa yansın, razıyım...
Demedin mi sen, yâr...
Şimdi neden bu şikâyet?
Gel şurada iki tek atalım,
Birazcık efkâr dağıtalım.
Suya türküler söyleyip,
İki lafın belini kıralım.
Gel, iki kadeh şiir içelim,
Yitip giden emeklerime mi,
Solup geçen gençliğime mi,
Dünyadan büyük derdime mi,
Hangi birine üzüleyim!..
Daldaki kurumuş güle mi,
Yeni nesil… ilgiyi aşk sanıyor.
Cinsel dürtüler… mantığın önüne geçiyor.
Karşılık görünce… pembe bulutlara savruluyor.
“Canım”… “aşkım” derken… (//)
Bir gün… hepsi yok oluyor.
Yüreğimde kapanmayan bir yara olarak kalacaksın belki!
Belki de zamanla yaram kabuk tutar, alışırım yokluğuna, kim bilir?
Ama şunu bil ki; paramparça olsa da yüreğim,
Sırf burnun sürtsün diye, bu aşkı maziye gömeceğim!
Senin üstüne titredikçe, sen kendini vazgeçilmez sanıyorsun!
Seneler girdi seninle benim arama…
Zaman merhem olmadı gönül yarama…
Sakın ha, suçu kaderde arama…
Biz kendi elimizle kendimizi harcadık!
Savrulduk dalından kopan birer yaprak gibi…
On tane güneş doğsa, bir gülüşün etmez…
Bin kalbim olsa senden başka sevemez…
Bütün güzeller toplansa, sonuç değişmez…
Bil ki bu kalp senden asla vazgeçmez
Ne denizler gezdim, gördüm gözlerinin renginde…
İlahi bir aşk filizlendi yüreğimin derinliklerinde…
Yüzü güneş, gülüşü cennet, saçları alev kızılı…
Soruyorum: Melekler iner mi yeryüzüne bu devirde?!
Sen hiç sevdiğin tarafından terk edildin mi?
Ağladın mı, yandın mı…
Benim gibi, hasret ateşi ile?
Ya da umutların…
Bir anda söndü mü?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!