 ŞAİR İsmet Murat Kimdir
ŞAİR İsmet Murat Kimdir
24.10.1966 tarihinde Erzurumun tekman ilçesinde dünyaya geldim Aslen ( Ardahan Göle'liyim) babamın memur olması dolayısıyla ilkokul.ortaokul ve liseyi çeşitli ilçelerde okudum askerliği bitirdikten sonra 2 yıllık kadastro kursundan mezun olarak  sonra harita teknisyeni olarak  kamu sektöründe memur olarak çalışmaya başladım bilahare Ankara Büyükşehir belediyesine geçerek Sırasıyla Aski Genel Müdürlüğünde , Akyurt ve Çubuk Aski bölge müdürlüklerinde Alt yapı sorumlusu olarak görev yaptıktan sonra emekli oldum.
                                             
       Şiirle ilk tanışmam, 1984 yılına rastlar. Yâni, on yaşlarımda falan Erzurum’un Oltu ilçesinde başladı. Bir rüya gömüş ve uyandığımda dudaklarımdan 
                      
              SONRA  
               
"Ne ekmek isterim ne bir bardak su
Hakkın badesini içtikten sonra
Gözüme girmiyor bir damla uyku
Resulü ekremi gördükten sonra
Gözlerim kapanır hiç görmez olur
Dünyanın hevesi dünyada kalır
Başıma erenler gelir toplanır
Üç beş kat kefene girdikten sonra
Ne gülü isterim ne gülistanı
Terk ettim giderim bağla bostanı
Yarap kabul eyle gelen hastanı
Şifadar kapına geldikten sonra
Azap vericidir malım ve eşim
Yalınız kalmışım yok arkadaşım
Terk edip gidecek kavim kardeşim
Mekânım kabire girdikten sonra
İsmet Murat boynum kıldan incedir
Dünya bir kelime ömrüm hecedir
Yaradan Allah’ ım halim nicedir
Terazi mizana vardıktan sonra”
     
(SONRA BAŞLIĞINI) verdiğim bu mısralar  dökülüyordu  o an itibarı ile şiir yazmaya başladım ve halende yazmaya devam ediyorum  epeyce bir zaman dizelerin ve kafiyelerin birbirleriyle eşleşerek zenginleşip, kalıcı etki ile size ulaşması, düz konuşmanın ötesinde farklılık göstermesi. Ölçü İle sıralanan söz ve anlatımların normal konuşma akışından daha farklı bir vurucu güce sahip olması ve bir insanın dünyasında yer alan duygusallaşmaların etkilerin, bir köşede giderek farklı yoğunluklar kazandırıp; Acıları, sevinçler, zaferleri, aşkları ve daha pek çok duyguları kalıcı kılmak ve sizlere aktarımı sağlamanın epeyce zamanımı aldığını söyleyebilirim.ayrıca, 2022 yılının ortalarına,doğru TÜM . SAN.DER. Genel Başkan Yardımcısı  Garip ozan (Alparslan Aydın) tarafından tarafıma ""MÜÇTEHİT"" Mahlası verilmiştir ve bende daha önceki şiirlerimi (İsmet Murat) adıyla yazmış olup "" Müçtehit Mahlasını aldıktan sonrada şiirlerimi "" Müçtehit Mahlasıyla yazmaya devam ediyorum. ve hepinizi  saygıyla selamlıyorum
NOT-->): Arzu eden kardeşlerim ismet Murat ve Müçtehit Mahlasıyla yazdığım şiirlerini Antojiden takip edebilirler 
 
Eserleri
   SONRA  
               
"Ne ekmek isterim ne bir bardak su
Hakkın badesini içtikten sonra
Gözüme girmiyor bir damla uyku
Resulü ekremi gördükten sonra
Gözlerim kapanır hiç görmez olur
Dünyanın hevesi dünyada kalır
Başıma erenler gelir toplanır
Üç beş kat kefene girdikten sonra
Ne gülü isterim ne gülistanı
Terk ettim giderim bağla bostanı
Yarap kabul eyle gelen hastanı
Şifadar kapına geldikten sonra
Azap vericidir malım ve eşim
Yalınız kalmışım yok arkadaşım
Terk edip gidecek kavim kardeşim
Mekânım kabire girdikten sonra
İsmet Murat boynum kıldan incedir
Dünya bir kelime ömrüm hecedir
Yaradan Allah’ ım halim nicedir
Terazi mizana vardıktan sonra” 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!