Geceler benim olsun,
Gündüzler senin.
Izdıraplar benim olsun,
Zevkler senin.
Yoksulluk bana düşsün,
Varsıllık sana.
Bir dünya ki içinde,
Yalan hakimse,
zulüm tavan yapmışsa,
Talan yaygınsa,
Ürü ürü ü ürü
Sabah oldu,haydi yürü
Bir sürü sürü
Eve işe okula
Deve cişi kokula
Çalış çalış çalış
Uzman şoförüm ben
İyi adres bulurum.
Tazı gibiyimdir,
Avımı bulamazsam, ulurum.
Şoför bey şuraya çek,
Sokaklar çeşit çeşit;
Uzunu var kısası var
Sokakların genişi var
Darı var, çıkmazı var
Caddeye, bulvara
Çıkanı var,çıkmayanı var.
Bu yaz arkadaş koleksiyonuma bir arkadaş daha kattım; kim mi? Yeni taşındığımız mahallenin kedisi. Daha ilk günden giriş katında olan mutfağımızın balkonuna sıçrayarak hoş geldiniz der gibi, mutfağa girdi ve dolaşmaya başladı. Çok mağrur bir kediydi, kasıla kasıla yürüyordu. Beyaza çalan rengi vardı. Çocuklar ona sütlaç adını verdiler.
Ara sıra balkona zıplar, hiç sormadan içeri girerdi. Bizimkiler de balkona bir kabın içine su, yemek koyarlardı, yemeği yiyince teşekkür bile etmeden ortadan kaybolurdu. Nerde yatardı, ne yerdi hiç bilmezdik. İpi sapı olmadığı için çok gezerdi. Bir gün kızım metro istasyonun da dolaşırken görmüş. Bir kere de ben devlet hastanesinin bahçesinde dolaşırken gördüm.
Dün öğleden sonra salondaki kanepede kitap okurken, terliğimin altına sert darbeler aldım. Baktım bizim sütlaç kafasını terliğimin altına vurarak dikkatimi çekmeye çalışıyor.
Sütlaç, sen ne ara geldin salona diye sevecen bir sesle bağırdım. Kedi halının üzerinde bir o tarafa bir bu tarafa ağnanmaya başladı. Sevgi ve ilgi istiyordu. Oraya koşuyor buraya koşuyor bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Ey!
Bahçemdeki kavak ağaçlarını
Cüşu huruşa getiren rüzgâr!
Kavak ağaçlarını ev bellemiş
Kuşları süruru gurura sevk eden rüzgâr
Biz aşığız birbirimize galu beladan,
İki bakarız bir görürüz her zaman;
Aynı anda açılır kapanırız,
Böyle eylemiş bizi Yaradan.
Birimiz ötekine asla muhalefet etmez,
Geçen yıl iki ay Amerika da kalmıştım. Oradan baktığımda Türkiye hiç görünmüyordu. Niye görünsündiki? Bir kere ABD çok uzaktı. İkincisi, görünecek kadar büyük değildi. Küçük şeyler uzaktan bakınca nokta gibi görünür ama ben size Türkiyeden bakınca ABD görünüyor mu desem ne dersiniz? Cevabınızı duyar gibi oluyorum. Elbette görünüyor.Çünkü ABD uzaktan görünecek kadar büyüktür.
Orada herkese çalışma ve para kazanma imkanı vardır. İnsana değer verilir.Fikir özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü vardır. isteyen istediği gibi dinini yaşar.En gelişmiş teknoloji kullanılır.Çok iyi bir eğitim almak mümkündür.Kütüphaneler gece ikiye kadar açıktır.Yeterki çalışmak isteyin size bütün yollar açılır. Adamların araştırmadığı bir konu kalmamış. İkinci el araba çok ucuzdur.Ev kiraları yüksektir ama evlerin kapısı ne çeliktendir ne de demirden. Cezalar bizdeki gibi komik değil ciddidir ve suç işleyen adamın canını yakar.
Orta çağın Osmanlısı bu çağın Amerikası.
Siz hiç otuz saat aynı otobüsle yolculuk yaptınız mı? Ben yaptım. Ne zaman mı? bu geçtiğimiz hafta.. İstanbul”dan Tiflis”e…Otobüste her milletten yolcu var. Türk, Azeri, Gürcü, Ermeni, hatta bir tanede Amerikalı.Otuz saat aynı otobüste durursanız ne olur? Tabiki herkes birbiriyle tanış oldu. Sohbetler.fıkralar gırla gitti. Yanımda oturan adamla İngilizce konuşunca beni İngiliz sanmışlar. Başka türlü Gürcü zannettiğim birisiyle nasıl anlaşabilirdimki…
Adama İngilizce bilip bilmediğini sordum.Evet cevabını alduktan sonra nereye gittiğini sordum. Erivan” a dedi.adın ne dedim: Edmond dedi. İstanbul”dan giysi alıp Erivan da satıyormuş. Konuşurken dedeleri tarafından zulme uğramış dedelerin torunu olarak şu Ermeni”nin ağzına bir yumruk vurmak içimden geldi. Fakat adam yalnız değildi.Arka sırada iki arkadaşı daha vardı. Otobüsün içini kana bulamak istemedim. Bizim topraklarda kadınlar kızınca çocuklarına “ Ermanin eniği” diye bağırırlardı. Evet işte o ermanin eniklerinden biri yanımda oturuyordu. Bana geçmişi unutalım gibi laflar ediyor. Vay şerefsiz! Sen Türkler bize soykırımı yaptı diye dünyayı ayağa kaldır.Azerbaycanın beşte birini işgal et. Sonra da geçmişi unutalım de. Vay Ermaninin eniği vay! Bunun tipi biraz düzgündü ama arkada oturanlar eşkıya tipliydi. Gürcistan” a girince hemen kayboldular.
Neyse biz gene yolculuğa dönelim. Karadeniz boyunca yolun solu mavi sağı da yeşil. İnce bir kıyı şeridinde otoban da tünellerden geçerek ilerliyoruz. Derken Batuma” geldik. Tarihte birkaç defa bizim birkaç defa da Rusların eline geçen Batum. En son onların elinde kalmış.Batum” u görünce onlarca Mehmet feda olsun dedim. Aman Allahım bu kadar yeşilliği bir arada görmedim ben. Tiflise kadar otlar bile oldukça bol ve yeşil. Gürcüstan da inek olmak varmış diye aklımdan geçti. Bu ülkede petrol yok, doğal gaz yok ama her taraf yem yeşil. Batuma en çok turist Türkiye den geliyormuş. Hem ucuz hemde yeşil olduğu için.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!