Tenimi sıyırsan görürsün
İçimdeki perişan…
Öylesine ıslak gözlerim
Öylesine yaşlı
Ve öylesine titrek ki ellerim
Öylesine yaşlı!
Bir ses bana uzaklardan seslenir,
Uzağa giderim, heryer sislenir....
Ayrılık, ensemde soluk soluğa nefeslenir
Koşarım yollarda,seni ararım,
Üstüm başım değil; aşkım pislenir.
Sevgimi de aldım yanıma
Kaçıyorum sessizliğe...
Beyaz kır atımla gidiyorum sanma;
Yalın ayak yürüyorum sensizliğe...
Süprizler, umutlar ve sevinçler ile
Sana geleceğim.
Seni bulup içimde;
Bana geleceğim.
Gözlerindeki ışıltıyı bulduğum
An’a geleceğim.
Uzayan bir yol;
Yol, içimde karanlığa saplanır…
Yürüsem mi
Dursam mı?
Bilmiyorum!
Aklım zamanın kösteğine sıkışır
Yokmuş sevgi, inanmak artık
Boş yere kandırmam kendimi
Bir çıra gibi yanmama artık
Ateşe attırmam kendimi
-
Olmasam aşkın mezarında
Ne diye büyüdük ki sevgilim!
Ne diye?
Masum bir kedi yalardı
Ayaklarımızı önceleri,
Bir kahkaha gıdıklanıp
Kanatlanıp uçardı ağzımızdan
Sesleri boğuyorken kulaklarım,
Ellerim kan kırmızısı…
Sözler,
Öpücük koyarken beynime
Bense onların, canını alıyorum!
Beynimi bıraktım, ruhumun çıkmazında:
Bu sokağın yolları sanki örümcek ağı.
Bulamıyorum yönümü gecenin karanlığında,
Aşamıyorum, beni kaybeden yasağı.
Başım iki elimin arasında,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!