Gök geliyordu üstüme, gök, büyük bir gürültüyle
İniyordu üstüme doğru, yıldızları dağıtarak
Gezegenleri atıyordu içime
Göktaşları düştü dağlarıma
Dağıtıyordu aklımı bulutlar
Kafamda gürültüler, zihinimde saydam görüntüler
Ağlaya ağlaya yaşarsın çile denizi olan zamanı
Ellerinde hüzün sarısı bir demet çiçek
Yüzünde zamansız bir mahcubiyet
Vücudun üstüne yığılmış külçe keder
Ne haldedir yüreğin biliyorum bu bir kader.
Her dem taze tutulmuş anılar buharlaşır
İflas etmez bir tüccarım ben
Sevgi üretir her gün gönül fabrikam
Kökeni yunusun kalbinden
Enerjisi ölmez otundan
Kumaşı Hint kumaşından
Paha biçilmez elmas camından
Umutsuz bir gece vakti
Ansızın girdin kalbime.
İliklerimde hissettim seni
Titreyip inledim sessizse
Yakamozlara kaçtım,
Yalnızlıklara sığındım bu gece.
Güneş vuruyor çöle, kumlar kızgın
Kızmış saç gibi olmuş çölün ortasında
Kasveti toplayıp toplayıp yumak yapan bir ıstırabın koynunda
İki çocukla bir anne oturur, açlıktan kokuyor nefesleri
Ateşte bir tencere kaynatır
İnsan ne kemikten, ne deriden,
Ne saçtan, ne etten
Ne de kandan ibarettir.
İnsan en derinden
Duygudan ibarettir.
Harabeler arasında yeşerdi yeniden
Harap olmuş duygular
Yeni bir hayat buluyor harabati kendine
Yaylım ateşin arasında onarıldı barış
Demir filizleri gibi ektim hayatın balkonlarına sevgiyi
Ve ülkeyi dolaşıyor baştanbaşa karış karış direniş
Sihir ipine gerilmiş bir ülke
Ve burkutulmuş bir insan kümesi
Çıldırır içimde ey gece!
Tek suçu kendi evrensel inancıydı
Tek gücü kendi yorgun yüreğiydi
Kudüs’ün duvarları şahit oldu
Ben her zaman direnişin kalbindeyim.
Her gün öldüm, her gün şehit oldum.
Diren dedi bana kadim geçmişim, direndim?
Kapkara bir ihanet balçığına düştüm,
Uzakta kurak bir yalnızlık
Ve çığlık üreten birçok savaş var
Kan ve irin düşüyor yeryüzüne
Benim yüzüme utanç düşüyor herkesin yerine
Darağacında yüreğim var, acıları doğuran,
Ateşten bir bomba düşüyor herkesin evine




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!