İnsan ne kemikten, ne deriden,
Ne saçtan, ne etten
Ne de kandan ibarettir.
İnsan en derinden
Duygudan ibarettir.
Kuşlar Uçmadı Bugün
Kuşlar uçmadı bugün
Bülbül söylemedi yanık türkülerini
Açmadı kapısını bana beyaz bulutlar
Huzuruna kimseyi almadı hasretin sultanı
Savaşı bir kez daha başlatsak yüreğimizde, bir kez daha
Sonra yüreğimiz yayılıverse tüm yitik coğrafyalara
Benim dipçiklerle yarası akılıp fincanlarla kanı içilen
yitik coğrafyalarıma
Bizim yaşamak dediğimiz savaşım
Mademki sana bir çıkış sunamıyorum
O halde gel çıkar beni bu girdabın kollarından
Çıkar deli yüreğimi bu mazlum ayarından
Büyür evlatlarım elbette bu zorba eller altında olsa da
Büyür gür ırmaklarla sulanan deli ormanlar gibi.
Şimdi o ateş, tuzla buz ediyor içimizi
Yıldızlar kaçıyor nehir taşkını gözlerimize
Bir ağaç serpilip boy veriyor
Suya erişip kendi köklerinden
Kendi küllerinden diriliyor
Bir dünya yok oluyor,
Bu dağdır ki bu dağ
Karanlıkta etrafıma sardığım
Karanlıkta bir çarşaf gibi
Bu nehirdir ki ah bu nehir
İçimde sakladığım ve suladığım bu şehir
Benim korkumdur, bu benim korkum
(Ortadoğu’da kimi zaman yürekleri kimi zaman bedenlerii yangınlara tutulan tüm savaş çocuklarına ithaf ediyorum.)
Bilirim bu çile yakar, yıkar yüzünü
Bütün kalpleri viran eylemiştir
Savaştan artakalan annelerin hüznü,
Çok iyi biliyorum, nerede yenildiğimi,
Bir dost meclisinde bölüşülüp yenildi bedenim
Dost elinden gelen hain bir bıçak saplandı sırtıma
Şimdi yenilgi yenilgi büyüyecek zaferim
Savaş kazanlarında eritip dağıttılar Ortadoğu’yu,
Gecenin karalığında yolunu kaybetmiş
bir anlam oyuldu içime
İçime sürüldü bir ordu hüzün
Sürgüne göndersen de beni ey karanlık çağın acıları
Ey çağın karanlık, deli sancıları
Hicretten döner gibi girdim şehrin sokaklarına
Ey gecenin koynunda yatan kara sevdam
Ey savaşın koynunda yatan kara gözlü çocuk
Ey kayaların dibinde unutulmuş nazlı çiçeğim
Ey dağların ardında öksüz bırakılmış ülkem
Bir gece vakti
Ansızın girdin kalbime.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!