Duygusu yoğun bir şiir gibi,
alıp götür beni bu belirsiz yerlerden Meyr!
Alıp götür,
kimsenin kimseyi sessizleştiremediği
kimsenin kimseyi kimsesizleştiremediği
ve kimsenin kimseyi ötekileştiremediği
Gecelerin güneşi gibi,
Ne ararsın gönüllerde ey Meyr!
Yoksa gecelerede mi derd vereceksin
bu vedası bol Ağustos günlerinde.
Gittikce gidiyoruz ikimizde,
ayrıldıkça eksiliyoruz.
Sanırım son demlerimizdeyiz,
belkide son ayrılmalarımızda.
Bu ayrılmaların utancıyız aslında.
Gönlüme kurduğum
mindere gel yaslan Zîn,
gel yaslan içimdeki yaraya.
Belki biter,
bu ağızlardaki hüzün
yüreklerdeki acı.
Gün batımları,
İnsan yüreğine gömülen kişilerin
hıçkırıklı gidişleridir.
Hade kalk,
al bendeki senide
gidelim buralardan.
Gidelim,
Mezopotamyanın kuşlar ülkesine,
oturalım bir dengbejin stran sofrasına,
Hangi aya yüreğimizi teslim etsek
bir vefasızlıkla ödüllendirip gidiyor.
Eylülde vefasızlığımızı tesciledi
ve gidişe hazırlanıyor.
Yine kaldık yalnızlara şarkılar eşliğinde
yine kaldık yalnızlara kitaplar eşliginde
Gecenin koynunda
kanatları kırılmış hüzünler sardı etrafımı Lora.
Yoksa sen mi yaptın bunları?
Hani özünde çiçektin?
Hani özünde güzelliktin?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!