ıslanıyor saatlerin on ikisi
yırtılmış bir mektubun üzerindeki adresten
incecik limon dilimi gibi fincanımın içine bırakıyorum seni
karşımda duruyorsun öylece
aklıma vurup düşüyorsun
odanın duvarlarına
haykırıyorum hiç susmayacakmış gibi
sevdan mayalanıyor
ince uçlu kalemle senli kelimeler karalanıyor
ruhumun mahzenleri resminle dolu
kafamın içindeki dalgalara fırlatıyorum cümlesini
denizinde bir sal
salda bir yolcu ve sen
dünya dönüyor
her şey gidiyor güz yağmurlarıyla
hava gibi su gibi oksijen gibi sen gidiyorsun
gelgitlerine gün batımı çizdiğim kentten
her gidiş düşüncesinde
yüzlerce ağır nikotin kokusu
deprem bölgesi yüreğim
gayzlar oluşturuyorsun içimde
faylarım kırılıyor
başımın üzerinden daha da mor bir düş
gecenin esintisiyle haşin haşin salınıyorsun
saplanıyorsun nazarımın göğüne
dergahında boynu vurulmuş
dizin dibinde oturuyorum
diz kırıp öylece
eşref vakitlerin hoyrat ıslığına tutunuyor
soluğunun her zerresi
vazgeçiyorsun
kaçıyorsun bir muhacir gibi
çekip gidiyorsun onca yaşananların ardından
hüzünler sıcak
gönül sırça bir dokunsan ağlayacağım
bir hançer gibi kalbimin dibini oyuyorsun
sızılar vuruyor ruhumun derinlerine
susmuyor içimin çığlıkları
bir çağıltı düşüyor
ıslanıyor saatlerin on ikisi
kapanıyor gecenin kepenkleri
zihnimin zindanlarında suçlusun
gökyüzünün her ciheti yağmur dolu
bir yanda bata çıka yürürken ışık dolu bulutlar
bir yanı fırtınayla boğuşan sen
hazan sarılı her şimşeğin ışıltısıyla
acılar bırakıyorsun yüreğime
bir fırt sigara
demli bir bardak çay
gecenin son şarkısı besteleniyor
sinemde senin sıktığın kurşun izi
körkütük sarhoşum
yol alıyor yorgun adımlarım sana doğru
sallanıyorum şehrin kaldırımlarında
karanlık gecede efkar kervanları
alıp götürüyorlar beni
redfer
İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 23.1.2024 14:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!