Ve ben sana...
Soru işaretsiz soru cümleleri kuruyorum.
Esasen merak ettiğimden değil de,
Merak edileyim diye.
Hani “nasılsın” diye sorana,
“İyiyim” derkenki anlatılamaz iyi olmayışlar gibi.
En sevdiğin şarkıyı bir daha,
Dinlemeyecek olmanın sağırlığı gibi.
Ben sana şarkılar söylüyorum…
Müzik susuyor, ışıklar kapanıyor ve
Kapkaranlık oluyorum.
Hep olmak için hiç olmanın ağırlığı gibi!
Martaval okuyor beni çepeçevre saran;
Birbirini hunharca kovalayan, karanlıklar.
Ben sana soru işaretsiz soru cümleleri kuruyorum.
“Nasılsın” diyorum,
“iyiyim” diyorsun…
“İyiyim” derkenki anlatılamaz iyi olmayışlar gibi.
Ve ben... ben sana,
Kafiyesiz şiirler yazıyorum, devrik cümlelerle…
Yüklemini… Öznesini arıyorum, kelimelerin.
“Her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği…”
Aramızda olduğuna yemin edilebilir ama ispatlanamaz…
Pamuktan zayıf
Çelikten kuvvetli…
İncecik halatlar gibi!
Aynı oranda, aynı anda ve aynı bünyede…
Başkaldıran tezatlar gibi.
Gözlerin diyorum mesela…
“Gözlerin Cenneti ruhumun”
Görüyorum… Nefesim kadar yakınsın ama dokunamıyorum
Gökle yerin kavuştuğu, ufuklar gibi.
Ben sana soru işaretsiz soru cümleleri kuruyorum.
“Nasılsın” diyorum,
“iyiyim” diyorsun…
“İyiyim” derkenki anlatılamaz iyi olmayışlar gibi.
Kayıt Tarihi : 22.8.2022 11:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Sevdaa" diye adlandırılan, Kavuşmanın mümkün olmadığı Cennet gözlü kadına...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!