Mücahit EREN
Aslen Gümüşhanelidir, hayata İstanbulda devam etmektedir.
Yine geldim başladığım yere okuduğum ayet gönlüme dolandı,
Fevelli vecheke şedrel mescidil haram.
Bizim dergahtan içeri eğri odun girmezdi,
Söyle nasıl girebildi iki büklüm kuru kafa?
Aşk sol kürek kemiğimden yaratılan mı, bana yasak elmayı yedirten mi.
Babamın çöl ortasında bırakıp hurma dalıyla yeri eşeleyen kadın mı?
Bana böyle güzel şiirlerle gel
Hayat zaten yeterince hüzünlü ve acımasız,
Senin şiirlerinde tebessüm umut huzur olsun.
Her karanlığın ardında bir aydınlık olduğunu
Her fırtınalı kışın ardında bir bahar olduğunu,
Her amansız hastalığın ardında bir şifa olduğunu
Gök gürlemesnden daha şiddetli patlıyor,
Yağmurdan daha sağnak yağıyordu,
Bir ucunu tutmuş ingilizler,
bir ucunda amerikalılar.
Öğle bombalar ki tünel başımıza yıkılacak,
Sayımız az, toplasan yirmi yirmibeş kişi.
Merhameti Haktan biliriz ama Zulmedenin karşısındayız.
Vefayı unutmayız ama Kimseye de Eyvallah Etmeyiz.
Baş kaldırmayız ama Boyun da bükmeyiz.
Devletimizi sayarız ama Milletimizin yanındayız.
Gönlümüz geniştir ama intikam almadan bırakmayız.
Cenneti hesaplamayız ama Dünyaya da meyl etmeyiz.
Ey kıyam et, uzat gökyüzünden ellerini,
Cihan nam salsın Hodgam nefislere,
Suretler cinnet,kalpler zillet Nerde iffet,
Şark-ı Türkistan ki Cehenneme rahmet.
Felek kazadan habersiz,Şerrin içinde rahmet,
Gelincik üzerler seni, kimseler sesini duymaz
Soğuk kalpli insanlar arasında nasıl hayat bulursun,
Öğle anlatıldığı gibi kelebekler uçmaz kuşlar ötmez burda
En yakınların bir bir terkeder seni, kalırsın bir başına
Gelincik, mutluluk ancak menfaatleri varsa senindir.
Devletin milletin emanetini kendinin görüpte
Çıkarları için her türlü hainliği, kahpeliği yapıpta
İki koyun güdemeyeceklerin hangi makamlara
Nasıl da yolsuzca, usulsüzce getirildiğini gördüm.
Dini siyasete alet edip, üç kuruşa dini satıpta,
Güneşe doğru misket oynardık, ezanı değil siren sesini beklerdik.
Koşmak için değildi giydiğimiz çuvallar, üşüyorduk sadece ısınacaktık.
Bezden evleri olanlar zengin sayılırdı bizim ev taşların altındaydı.
Sabah olunca koştuturduk kamyonla gelen amcalara doğru.
Birbirimizle yarışırdık iște, kim daha çok ekmek alacak diye.
Biliyormusun biz aslında beş kardeşiz bir abim bir de ablam varmış.
Ellerim göğsümde bağlanmış, hakikat 10 dirheme satılmış!
Cellatlar gözümü bağlamıș, hissiz bir tağuta tapılmış!
Çıkınca minbere duam edilmiş,kainat susuz bir kuyuya atılmış!
Siz söyleyin boynuzssuz koyunlar, intikam ne vakit sabr edilmiş!
3 ler 5 ler 7 ler 40 lar Pir-i Ahmed gizlenmiş, mezcup ruhum dar ağacına asılmış!
İşte uzattım gönlümü , bu ızdırab cennet olsa dindirmez.
Dilhanem cevval bir atın toynaklarında cengü cidal ediyor,
Duzeh olmuş dû âlem; dört kapıdan kırk makama,bal ü per çırpıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!