Gecenin sesiydi sessizlik
Sisler arasında sonsuza doğru, yerinde kımıltısız yatan
Yeni yeni zifirisi kaybolan
Morcivert menekşe kokusu sarmalında şafaklar açar
Yarına canlı,
Ölümün göğsüne bastığını fark etmeden
Kalbinde hüzün vardı
Sesinde buğulu öfke
Hizbe kerpiç damın, bağrı yanık kavruk çocuğuydu
Yangın yeri bağrında harman kurulan
İçin için ılgın ılgın esen rüzgârı ırmaktan
Yosun tutmaz bar bağlıyor
Fukara yetiştiren, kuru soğana mahkûm
Erdemiyle direnen
İkinci öfkesi kırık olsaydı,
Bileği büker iyidir
Cengâver, karasıyla saçı sakalı yeni bıyığı terler
Irgat doğmuş
Doğuran dünya omuzlu
Güneşe bakışı çakmak çakmak büyülü
Senmişsin ağaların kapısında uşağı, marabası
Ol derler hoşuna gider
İlk kez traktörün başında
Otun ovanın çayır çimenin
Bakir toprağa verildi işçisi hamalı uşağı
Karın tokluğuna,
Ne çok sevinmişti
Önce biraz zor gelecek olan yarınlarında
Yavuklusu sol koluna süzüldü lacileri fiyakalı beyaz güvercin
Elbisesi hala ceketiyle kolunda
Ne kadar çok açlığa boyun eğmek zorunda kaldı
İçindeki ateşi öteye iterek
Karnı doyuyor üstüne etli ekmek
Tatlı tatlı rüyalar görüyor
Ki merhaba diyen ay ışığı
Farkında olmadan musmutlu çocuklar gibi
Sevdi ay ışığı geceler
Gariplere ay dede veriyor umut ışıkları
Eğildi ay dedenin kulağına
Kapatıp açan nasılsın iki gözüm der gibi
Başını eğdi,
Çaresizliğin ayak seslerine çevirdi
Gözlerinden yaşlar süzüldü mahzunca
Birden baktı anlar gibi tekrar sessizce
Sapın samanın içinde uyuyan insan kalmalıydı
Acının ölüm sessizliğinin
Siren sesiyle irkilen
Gizlice ocağı sönen hanelerin
Kayıt Tarihi : 15.7.2019 08:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İnsan...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!