Ereğli’de bir aralık sabahı kalktığımda
İlk defa bulutsuz bir güne uyanmıştım
Güneşli gün diye sevindim ilk anda
Fakat güneyin çocuğu ben yanılmıştım
Pencereyi açınca doldu dışarının zehiri
Bir köy okuluna verdiler beni
Öğretmensin dediler bu dağ köyünde
Her yerde gözlerim arar da seni
Görürüm gözünü güz çiçeğinde
Orman yeşil, masmavi gökyüzü var
Sakın gücenme ha geçmişim
Siz de geçmiştekilerim gücenmeyin
Asla inkar etmeyeceğim sizi, sizleri
Ben gidiyorum elveda demeye geldim.
Belki bilmiyordum küçüktüm o zamanlar
Bu günün buz dağı, yarınların güneşi
Doğmaya çoşmaya daha ne kaldı
Kıyında köşende gözü olan yarım buçuk millet
Tarihte görse seni titrer de kaçardı
Olmalı Türk'üm bu halinde de marifet
Geceleri ver bana görmek istemiyorum
Tek başıma kalmalıyım duymak istemiyorum
Benim dostum karanlığın karanlığı
Düşünebileceğinizin en siyahından
Şerefsiz gündüzler
Ufkun ötesinde ne var bilir misiniz?
Ben de bilmiyorum
Ah bir erebilsem oraya
Varsayalım ordayım
Beni buradan görebilir misiniz?
Duracak bu akış bir gün
Duracak elbet
O zaman beyinler on ikiden vuracak
Vuracak elbet
Yağmur ben sana karşı değilim
Selam var sana memleket İstanbul
Silopi, Cizre, Nusaybin, Çınar, Sur
Nice şehit aldı, bıraktı nice yetim, dul
Selam olsun sana şanı büyük İstanbul
Helal olsun sana adı büyük İstanbul
Bir önceki saniye düşündüğüm
Bir adım arkamda kalıyor
Ayak izlerimdir o senin gördüğün
Düşüncelerim bir adım daha alıyor
Yürüyorum her yeni adım daha sağlam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!