" utancımızın kıyılarına vuran
dünyanın bütün çocuklarına... "
Secdede arzına seslenirken
Elif'ler, Lâm'lar, Mim'ler
ey Allah'ım hiç iyi değiliz,
yardım et kâinatın Peygamberi
âczimizden başka
azığımız kalmadı kendimize...
Bir bebeğin cesedi var insanlığın kıyısında
üşüyorum
ve bu sözcüğün hiçbir dilde tercümesi yok,
kaza süsü verilmiş cinayet mahalinde
recm edin beni tüm oyuncaklar adına!
Andolsun balinaya, kaplumbağaya, ahtapota
sinesi çatlayan
bir annenin ağıdıyla başlayacak,
insanat bahçesinde
doymazlığımızın uçurumu...
Esirgeyensin Allah'ım
lütfen biraz ölmesin çocuklar
yoksa minik ayaklar
çığlık çığlığa dalgalandırır suları,
vurulur alfabesinden insanlık,
deniz kanar gökyüzünün altında
küser mavisine,
rüzgar çekilir kanatlarından
gider martılar,
tecrit edilir hücre, yosun tutar vicdan!
Farkındayım;
İsmail olup bükemedik boynumuzu.
Yaktık
yanaktaki mülteci tebessümü,
med cezirlere bıraktık şefkat sözcüğünü.
Yıktık
nebi'yi bekleyen mağarayı;
her örümcek şimdi biraz kendine yabancı.
Kül ettik
çocukların ekmeği bölüşündeki sevinci
bundandır aç yırtıcıların öldürme isteği...
Medet eyy,
ritmi bozulan kalplerimizi
şefkat ve merhametle doldur...
Kanla ısınıyor insanlık, mânâ uykuda!
Sığındığım kuş cıvıltıları ağır geliyorken
damarımda dolaşan insan yanıma,
ne kadar üşür
suyun içinde çocuk bedeni, anla!
Denizin kaç duygu hali varsa, anladım!
Dokunurken su
insan kesiği kanıma,
unuttum insanlığıma rastladığım en son yeri
bu yüzden avuçlarım küçük geliyor dualarıma!
Ben/çağının aynasından korkan bir ayıbım
utancın köpürttüğü kana bulanmış bir dalga
kimse sahip çıkmıyor
hicrete sürüklenirken çocuklara,
kumdan kale yapan minnacık eller
sol yan sızısı,
morarmış dudaklar
gözbebeklerimde bir çığlık,
denizin de ağladığını bilmez kirli kıyılar...
Susma eyy Ölen
zulmün korkunç yüzü iz bırakır
çocukların gül yanaklarında!
Kıyıya vuran çocuklar
düşlerini arıyor içimde,
ellerim bir çığlık!
Secdeye geldi de dize gelmedi insan;
gecenin karanlığında açarak ellerimi
bu dünyanın kirlenmiş kıyılarından
içimi dökeceğim
Işığın sahibine, Musa'ya istediğini verene...
Köhneleşmekten
ezanlar yağıyor kuraklığıma...
Tanımlanamayan kınsız bir yarayım,
utandığım derimden
mancınıklar yapıldı İbrahim'e,
okyanuslar boyattı saçlarını kızıla,
kumlar kanıyor diyorum;
hiçbir Nemrut ağlamaz bu şiire!
Bana acının üstüne okunan
bir annenin ninnisini verin,
gerek yok
kanatlarını gökyüzüne açan güvercin katline!
Bağışlayansın Allah'ım
çocukları büyütemedik ki gelelim kapına,
yanmaya tenezzül etmezken
indirdiğin kitaplarla üşüt bizi,
Ey yegâne Mabud diz çöküyorum
katledilmiş tüm çocuklar adına...
Sen eyy çocuk,
oysa bir kağıdın
gemi olma isteyen düşü kadardın,
masallarından sürgün edilmeseydin eğer...
Kayıt Tarihi : 2.5.2021 17:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çocukları büyütemedik ki gelelim kapına,
yanmaya tenezzül etmezken
indirdiğin kitaplarla üşüt bizi,
Ey yegâne Mabud diz çöküyorum
katledilmiş tüm çocuklar adına...
Sen eyy çocuk,
oysa bir kağıdın
gemi olma isteyen düşü kadardın,
masallarından sürgün edilmeseydin eğer...
Teşekkür ederim kıymetli cümleleriniz için.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
Hani ....gide gide bir arpa boyu yol bile gidilmemiş.
' Vermeye az bulmuşuz yahut vakit olmamiş' ; sevgileri.
Kimimize göre değil bu dünya, hiç olmadı.
Okudukça sarsan, insanat bahçesinin bir üyesi olduğumuz gercegini tokat gibi yüze çarpan çok etkili bir şiir okudum.
Kutluyorum bu derinliği ve kalemi.
Teşekkür ederim Günay hanım böylesine şiirin ruhuna eşlik eden kıymetli cümleleriniz için.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
Teşekkür ederim Gülçin hanım kıymetli cümleleriniz için.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
TÜM YORUMLAR (37)