İnsanlar Savaşırken

Hatice Elveren Peköz
86

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

İnsanlar Savaşırken

Öyle durgun ve sessiz olduğuma bakmayın
İnsanlar savaşırken, saçlarımdan incecik bir kan damlar toprağa.
Yüzyıllardır duvar diplerinde vurulurken insanlık, bu coğrafyada ne acılar çekmişiz.
O acılar ki bir orman yangını olur, büyür içimizde.

İnsanlar savaşırken, saçlarımdan incecik bir kan damlar yüreğime.
O an her şeyini evde unutmuş, yollara düşmüşümdür.
Bazen de çok uzaklardan dönen yorgun bir yolcu olurum.
Çocukların ayakları mayınlara takılmamıştır daha.
Çocuklar, atom bombardımanın altından geçmemiştir.
Kağıt gibi erimemiştir benleri.

İnceden inceye yağmurlar vururken cama,
Bayraklar gönderde, ama sınırlar çizilmemiştir daha.
Daha o vakitlerde hiç kimse savaşma nedeni aramıyordur kendine.
Kırlarda kurtla kuzu dost, her dilde ve renkte insanlar kardeştir.

İnsanlar savaşırken, çocuklar için düşerim yollara.
Barış zamanlarda herkes zeytin dalını uzatırken birbirine,
Hayat bütün güzelliğiyle devam ediyordur bilirim.
varoluş ve yok-oluş arası incecik bir çizgidedir yaşam.
Olsun, uçurumların kıyısında dursam da umutsuzluğa düşmem.

İnsanlar savaşırken, pasif bir direngenlik içindedir yeryüzü.
Yansa, yıkılsa da duvarlar yılgınlığa kapılmam.
Kitaplardan setler, bentler kurarım yarınlar için.
Salt çocuklar için dalları yeşile, denizleri maviye boyarım bir günde
Çocuklar, bütün şehirlerin pencerelerini açarak el sallıyordur
Dünyada barış şarkıları çalıyordur hala
Çalsın, kapı kapı dolaşarak sevgi dağıtırım.

İnsanlar savaşırken, yüreğimden incecik bir damla kan sızar yeryüzüne.
Renkler ve dillerimiz başka başka olsa da aynı coğrafyanın insanıyız aslında.
Bilirim onca kan, gözyaşı ve hüzün boşuna…
Çocuklar duvar diplerinde vurulurken, az çekmedik cahilliğimizden.
Yüzyıllardır aynı savruklukta geride kalmak akıllıca değildi hiç.
İnsanı insana vurdurmak hiç insancıl değil.

Neden, niçin diye sormayın hiç.
İşim-gücüm sevgi, barıştır benim.
Ne aradığını bilmeyen ve her şeyini kaybetmiş bir mülteci de olabilirim.
Ya da çoook eski çağlardan kopup gelen bir barış elçisi...
Sevdikçe, deli deli içim içime sığmaz...
Salt çocuklar için kitaplardan setler bentler üretirim.

Siz daha geçmemişken bu yollardan,
El dememiş kıt'aları keşfe çıkarım.
İçimdeki çocuğun peşi-sıra koşarak şarkılar söylerim maviye dair
O şarkılar ki kimselerin duymadığı bilmediği ağıtları, acıları ağartır.
Bazen de çöllerin orta yerinde durarak göller, nehirler çizerim en mavi…

Siz daha, Ortaçağ hurafelerine inanıp taşa puta, kişilere tapınırken,
Çocuklar, hiç büyümemiştir orada.
Dünyada kitaplardan bentler duvarlar örerken, hiç aklınızdan geçmezdi belki.
Çünkü o vakitlerde küreselcilerin nükleer silahlarını, şeytani tohumlarını henüz yaymamıştır yeryüzüne.

Siz daha bir karınca kadar planlı, bir başak kadar sabırla büyütmediniz çocukları
Oysa barış devirlerinde insanlar savaşma nedeni aramıyordu kendine.
Çocukları en saf haliyle her zamanki yerindedir.
Bir okul bahçesinde yâda bir nehir, dere, göl kenarında.
Mutlak aynı yerde, aynı sevinçle bekliyorlardır göçmen kuşları.
Bir tarla başında başak başak büyütüyorlardır tohumu.
Vakitlerin en çiçekli yerinde,
Kitaplardan, setler bentler üzerine tezler hazırlıyorlardır belki de?

O çocuklar ki el değmemiş kıtalar kadar güzeldi.
Yağmurla başak kadar yaşama, sevgiye adalı..
Öyle kıpırtısız, kayıtsız, öyle masumdur daha.
Öyle barışçıl ve yaşamsal bir umutla bekliyorlardır beni
Bütün şehirlerin pencerelerini açarak öyle gülümsemektedirler hala
Herkes zeytin dalı uzanırken birbirine,
İnsanlar mutlu sevişirken, dönerim evime…

Hatice Elveren Peköz

Hatice Elveren Peköz
Kayıt Tarihi : 1.11.2019 22:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hatice Elveren Peköz