Seyre dalmış insanlık şaşı bakışlarla;
Sular gibi çağlayan mazlumun gözyaşlarına.
Ne hüsrandır ki kalbler de kalmamış itminan
İslam’a sarılayım derken tul-i emellere takıldı iman
Hani buyurmuştu ya fahri âlem
Zulme sessiz kalamaz Müslümanım diyen
Okuduğu kitapta derki Sani-i Zülcelal
Zalime meyletme sonra yaşarsın hezeyan
Kubbe kubbe yükselen camiler serpilidir Anadolu’da
Yüzlerce ruhsuz ceset dikili mihraplarında
Dillerde kuran, hayallerde servet-i makam
Ahvalinin teviliydi ne adam oldun ne de Müslüman
Yangın var diyene kulak tıkıyor kardeşleri
Benim hırkamda yanmasın biraz git der ileri
Bu ne sefihlik ki her gün dinler aynı ayetleri
Ruhunun hasta kalbine indiremedi Furkan-ı Hakîmi
Duvarlar Mushaf’la süslenince bayağı kaldı gönüller
Gırtlak altına inmezse, şeytana oyuncaktır imanlı gayr-i Müslimler
Heyhat! Müslüman hiç böyle yapmamıştı vefasızlık
Düşmanın kaviliği değil dostun hıyanetiydi bizi yıkan hastalık
Ye’se yer yoktur mefkûremizin haritasında
Ümitlerin tükendiği yerde bir çift el görülür semalarda
Yakaran bir gönlün taşmasıdır kurtuluşun parolası
Elbet bunca duanın vardır bir müstecabı
Bu fani başım eğilmez bir pir-i faniye
Siretimde Yezit değil saklıdır Seyyid-i Hüseyniyye
Bedenim toprak olsa da ruhum uçuşur Mabud-u bakiye
Cehiller gerekmez bana meşrebim bağlıdır Ömer-i Faruk’a
Ya Rab! Sonumuz hüsrandır belki
Adalet ahirete kaldı belli ki
Ama ne olur bırakma beni sensiz
Yürürken şehadete yalnız ve kimsesiz
Kayıt Tarihi : 25.3.2021 13:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!