eylüller kitap kokar
ilk serinlerle başlar sıra kokar toz kokardı okullar
ve
böyle geçip giderdi
pamuk şeker
çıtır simit
sarı yaprak
yeşil portakallı
her sonbahar
...
onlar düşünen
önder
öndeydiler onlar
dert idi onlara
onlara kederdi olanlar
“ısınıyoruz
yıllar kurak
yıllar sıcak
ne yapmalı çocuklar
duyarsız olursak
geçmiş
daha da aranacak”
ah öğretmenim
canım benim
yayılıyor her yana sesin
yayılıyordu yedi bucak
bitmezce nefesin
yük ağır
yük bir değil
çok şey var sorgulanacak
“böcekler kuşlar ağaçlar
ve insanlar
gidiş o ki
yaşayamayacaklar! ”
çakıp altın çivisini
taşıp bir okulun yan sokağından
uçup
varıyordu bir başka okula
çoğalarak
oğul oğul
ustaca
kararlıca
eylüller kitap kokar
ilk serinlerle başlar sıra kokar toz kokardı okullar
ve
böyle geçip giderdi
pamuk şeker
çıtır simit
sarı yaprak
yeşil portakallı
her sonbahar
…
silme odun yükü
koşulu at arabası
düşen sarı yapraklar
ve
uzun iki çizgiden bir rüzgar
böyle başlardı kitaplar
soğurdu hava birden
üşürdük
henüz ilk sayfaları okurken
oyunlarla sınıfa giren
kocaman bir çocuk
Recep öğretmen
ilk görüneni
omuzumuzdaki eli
düşünürken yalancıktan
ne güzel kokardı
yaladığımız
ağaç kalemin ucu
eylüller kitap kokar
ilk serinlerle başlar sıra kokar toz kokardı okullar
ve
böyle geçip giderdi
pamuk şeker
çıtır simit
sarı yaprak
yeşil portakallı
her sonbahar
…
Mustafa öğretmen
öğretmen Güzide ve
öğretmen Recep
başbaşaydılar daim
neyi konuşurlardı acep
“altı çukurum var enstitüde
bire altmış
kiminde kayısı
kiminde nar
şimdi hiç biri yoklar
kara binalar kuru binalar”
bir andaçtı bitmeyen
baş öğretmen Şükrü
ulu ağaç
sekseni aşmış
koca insan
koca kitap
alacası bir sabahın
duyduk sesini
okumaya aç
okutmaya aç
yaşatmakmış hevesini
iki büklüm
titrek
yararak sessizliği
inliyordu
çırpınıyordu
gitmek için okula
“çekin elinizi
bırakın bırakın
çocuklar bekliyor beni! ”
eski bir defter
eski bir kitap
yorgun bedeni lakin yapıştırmış sıkı sıkıya
koltuk altındalar duyguları hala sıcak
baş öğretmen Şükrü şimdi yalınayak
tutabilirler miydi
kucakladık heykelliğinde kararlılığının
ibadet eder gibi yatırdık yatağına
ve öptük ellerini
örgüsü kozasının sarmıştı bütün belleğini
varıp geçse birkaç on yıl
ya da birkaç bin yıl
varlığında insanın
sırrı ve imgesi buydu öğretmenin
kusursuz yaşanır yaşanırdı yıl yıl
ve
yine eylüller kitap kokar
ve
yine başlardı okullar
ve
yine geçip giderdi
kitap kokulu portakal kokulu nice sonbaharlar
...
bir bayramı yaşar gibi
2005 - Denizli
Mehmet Necip ÖzmenKayıt Tarihi : 10.11.2007 11:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!