İlhan Önal Şiirleri - Şair İlhan Önal

İlhan Önal

Bilmediğin için adını tanımlayamadığından ilk aklına gelen şey, hiçbir nesnenin var olmadığı sahipsiz ve yeri belirsiz, meçhul, tarifsiz bir muammadır boşluk... Yaşamın her anında suratına çarpabilecek seni alaşağı edebilecek ve çözümsüzlüğe itebilecek zincirleme bir kavgadır boşluk... Bir an ile diğeri arasında ustaca saklanan ve pusu kuran her an yakalanma korkusudur boşluk... Kimi zaman tuhaf bir yabancılık bazen ise kör bir karanlıktır boşluk... Planlanmayanı, yazgıyı ve öngörüyü hiçe sayan hatta dinle ve insanlıkla alay eden; ateşten, dumandan ve yanan hiçbir şeyden oluşmamış dahası, havadan, sudan, topraktan da olmayan hissiz bir varoluştur boşluk... Kimsenin hatta en önemlisi tanrının bile bilmediği bir kayboluştur boşluk... Her yüreğin içerisinde olan, bilmeden gidilen, bazen dönülen bazen ise dönülemeyen bir hanedir boşluk... İktidarın baş edemediği bir sancıdır boşluk... Çarmıha gerilen bir peygamberdir boşluk... Buzağıya, heykele, güneşe ve ateşe tapınmaktır boşluk...Asanın nehre açtığı bir inanıştır boşluk... Yabancılığın ta kendisi, tanıştığında yüzünün resmidir boşluk... Her hayalin geçtiği bir kapıdır boşluk... Yaşamın iç sesidir boşluk... Ve bir cinayettir boşluk... Uysallığın köşe taşı, sessizliğin kabullenişidir boşluk... Belki de tanrının paranoyasıdır boşluk...

Devamını Oku
İlhan Önal

Çevrelendi mavi… Ayaklarım nasılda kuytusunda denizin, ıslak ve üşüyor! Taşlara seğiren ne çok küçük balık var. Toplandıklarında koca bir yosun sanırsın… Suda kırılıyor yosun ve taş... Ayaklarım büyüyor okyanusa varacak kadar.
“Kayayı yalayan su, iştahının izini bırakır tuzuyla!” şu an da rüzgâr fısıldadı…
Bir duba askıda batıp çıkıyor… Yarısı susamış diğer yarısı çoktan boğulmuş! Tıpkı, bedenin düşünceden vazgeçmesi gibi; bir tarafı var olmanın telaşında, ötesi suya kıvrılmış, büsbütün soğuk!
Uzakta bir şilep kaptanına nazlanıyor ulaşmamak için… Bilirim, denizi en çok gemiler sever! Çünkü batınca
kaptan kaçmak için uğraşır filikasıyla… Denizin bağrına saplanır batan geminin sancakları, varlığa yurt olurlar sonra…
Suya teslim oluyorum, çünkü; insandan kaçıyorum… İnsan, erdeminde iki fikri barındırır. Biri kör kuyu gibidir,

Devamını Oku
İlhan Önal

Düşünceler-1

Düşüncelerim düşüyor…
Kışa soyunmuş, yapraksız bir ağaçtan
Soğuk, hem de çok soğuk
Ayaz kurutuyor gözlerimi

Devamını Oku
İlhan Önal

Uzakta, en uzakta...
Adını unuttu gezegen
Sendeledi
Tam düşecekken
Tanrı koluna girdi
Dost değildi oysa…

Devamını Oku
İlhan Önal

İçimde kül var!
Milyar yıllık kaosun gerilmesi...

Alnımdaki izi göstermek istiyorum
Gözümdeki çapağı saklamadım hiç!
Eşya olmasa; Renk, evsiz kalmaz mıydı?

Devamını Oku
İlhan Önal

Kıkırdıyor gece...
Ağaç ayrı, asfalt ayrı, duvar ayrı…
Damlıyor çeşme, rahminden pis su giderine...
Anası var ama o bir piç
Ve doğuyor
Kentin karanlık kokusuna…

Devamını Oku
İlhan Önal

İçinde kötülük var senin

İçimde kusma halisin sen!

Bir zürafanın gerdanına dolanıyor bacaklarım

Devamını Oku
İlhan Önal



Lütfen alın beni, yüce gönüllü devler
Yosun yeşil ve kaygan; boğuyor denizden getirdiklerim
Bir çocuğun sapanından ateşledim bir buluta
Gözleriniz küçücük yüce gönüllü devler

Devamını Oku
İlhan Önal

Aksi yönümde dönen bir hayal var. Tüm uzuvları altüst olmuş. Yeryüzü üstümde; kilometrelerce toprağın altında yatıyorum. Sesi tavan arasına sıkışmış bir iskelet gibiyim. Soğuk ve katılaşmış penceredeyken bir sığırcık gelip konuyor koluma. Kıpırdayamıyorum. Cam tencerede zehir pişiyor. Dört raflı dolabın en üstüne kaldırdılar beni; kırıldım, susuyorum… zamanı tahvillerle satıyorlar. Bardaki resmin arkasına küçük bir paket zaman zulalıyorum. Kendinden geçiyor gülümsemeler… beni unuttuğun an dudağının kenarından sarkıyorum. Saat gece üçü gösteriyor. Sahne ışıkları sönmek üzere. Son perde de miskin bir kedi dekora uzanmış uyuyor. Yaşamak ahlaksızca geliyor ölenlerin ardından. Selam verip, kalkıyorum oyun bitmeden. Af dilemiyorum. Karanlık sokak karşılıyor beni. Sokağın köşesini geçsem, yolculuğum uzuyor… seni aramak geçiyor aklımdan, çiçek tozu yapışıyor yakama, eşeysiz çoğalan bir karanlıkta yüzlerce yüzüm beni karşılıyor. Arkandan çıkıp gelsem, kaç uzaklık, ölçüsüz peşinden gelmeliyim? Gelemiyorum, küsüyorsun, biletçi küsüyor, dolmuş şoförü yolu kısaltıyor ama o da küskün şimdi bana. Ben ise; kusuyorum uluorta… geçimsizim çünkü sensizim.

Devamını Oku
İlhan Önal

Çocuğun feryadı kulaklarda sürttü

Anası boş tencereye sus kattı, sürttü…

Babası gündelik kovalıyordu, sürttü…
Hane dolusu ıstırap; lokmama sürttü…

Devamını Oku