İşte geldi on kasım; düştü sarı yapraklar,
Gökyüzünü ağlattı, suya kandı topraklar.
Ulusun kahramanı yıllar önce can verdi.
Unutamaz gönüller, halâ yasta bayraklar.
Kalsın yasta bayraklar, bugünün anısına.
Kapatır fincanı kahve içince,
Beklerim.........
Falım var! ...
Alıp bakar içine inceden ince,
Der ki;
Yüreğimi bağladım zülfün teline,
Çekme ne olur, sızlar, damlar al kanlar.
Koy başını göğsüme elim eline,
Ruhuma dolduğunu, söyle kim anlar? ! ..
Doru tayım gem almaz ayrılıklarda.
Lefkoşa''dan çıktım hayal dünyamda,
Boğazdan yürüdüm, Girne Üstüne.
Başımı kaldırıp as''mana (*) baktım,
Sevdalar doluştu Girne üstüne.
İşlediğim mor kaftanı, ak incileri,
Gözüm yok kimsenin namus arında.
Açmadan tomurcuk (gülüm) soldu dalında.
Bir zaman selinde, ömür salında,
Unuttum ben seni (canım) git güle güle.
Kaçıncı gün batar, hasret dağında.
Yaktın beni Güneş kendi odunda.
Aslolmayan Kerem ettin, lâl ettin.
Sonsuz sevda hasretine kodun da,
Çınar idim, yanık kuru dal ettin.
Bağ içinde ben bülbülken sen güldün,
Muhabbetle şakalaşıp hep güldün.
Ne dedim ki? Birden böyle üzüldün,
Çekip gittin, suskun ettin dilleri...
Dost bildiğim niye hilafta durdun?
Vücut bulmuş, usta heykeltraştan.
Teni narin, sanki ipek kumaştan.
Görenler kesilir, ekmekten aştan,
Mesken tutmuş güzel, gurbet elleri.
Hilâl midir? Kalem midir kaşları? ! ...
Müjdelenir gelişi, bin çiçekle baharın.
Dalda açan al güldür, kırda ise papatya,
Sessizliğini yırtar, lal olmuş sevdaların.
Bende kalır efkarım, durduğu yer rahat ya...
Ey Akdeniz, ak deniz.
Suları sıcak deniz.
Dalgaların koşuşur,
Ne böyle aceleniz? ! ....
arkadaşımız iyi bir hece şairidir. genellikle okuduğum şiirlerinden bu kanaata vardım. sadece iki aydır kendisinden haberim olmasına rağmen başarılı şairler arasına girmiştir benim için. kendisine yazım hayatında başarılar dilerim.