Sabah mahmur değil artık
Güneş yine doğuyor ak örtülü rahibeler kadar soğuk
İkindiler dokunuyor, kamunun böğrüne
Kamu ahlıyor, ihliyor
Oturuyor sepetten oturağında
Hayatı anlatmaya çalışanlar var
seni bulduğum yerde kaybediyorum
kendime bir çıkmaz sokağım
unuttuğum çok acı var çekip gidiyor gökyüzünde sessizce
seyrettiğim bulutlar
ah aman sevgilim terket beni
yeterince yundum suyunda
Kim severse noksan sever seni benden başka
Öpse bile, çalınmış bir elmanın lezzeti
Olmayacak dudaklarında.
Kim severse noksan sever seni benden başka
Kalbi benim kadar sen olmaz mesela
Orada saklısın kokun sindi en ücrasına
bazan bakmalıdır pencereden
sokak bir uzun ırmaktır. görülmelidir.
sokağın tam gözbebeğine cesurca
oradaki fahişelerin belki...
ne iş yapar ki bu fahişeler,
Kim ki sabahın bakirliğine tanık olur
Ve gümüş bedenini yıkar saf suyunda
Serçelerin cik ciklerini toplar ve özenle süsler
Yüzünü sevgilisinin
Elbette birşeyler gizlidir yüreğinin derinliklerinde
Ve elbette o şey öksüzdür.
bu limoni günler, bu sağır gecedir beni güzel bulan
ağırdan bir şarkının başlayışı gibi alıştıran sana
suçu yoktur kimsenin yaşadıklarımdan
bir hayalsin sen, çaresizim ben kapında
ellerin bir bulut gibidir, dokunsam dağılacak
Yusuf bir sığınakta öldü denilebilir
Cibil gözlerle bakarak sevgilisine
Sevdiğini söylemeden.
Kimse bilmesin artık
Kimse söylemesin bir şey
Kara çirkin bukağı, sarsakça sarkıtıyor
Çirkin pençe yüzünü, aydınlığına kalbin
Bir çuvaldız tenime dirice batışıyor
Aşk kırığı gönlümde kamaşıyor gözlerin
Yarılınca gökte ay, şaşkın diyor bir çocuk
Unutuyorum kentin kirini denize bulaştıkça
Hayat kendini kuruyor, aklımdan çıkmıyor
Çocukluğum. Ardıma takılıyor yüzüm
Çirkin, korkak, şımarmaktan utanan
Ve tanrıya çokça sığınan
Sizinleyim. Kahkamı bırakıp öyle geldim
Törenlerinize katılacak ve sigaramın markasını,
Sindirilmiş huylarımı saklayacağım
Buyruklarınızı okumasam da olur
Alkışlamasam da
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!