Tenimize sığınan yağmurun ürpertisi
Kaldırımlarla buluşan bir dilek türevi
Zührevi hastalıklardan muzdarip bir fahişe
Geceye ilendi, gece kırıldı ve kıvrıldı kucağıma
Artık ne im, ne çetele gerekir
Irayan kanımda tutuklu bir kızıl gül şiiri
Sünen kollarıma bir yük biniyor
Bitmiyor tanrıların lakayıtlığı
Lastikten sakız çiğniyor çocuklar
Lililerinde akrepler geziniyor
Beni gözlüyor bir tanrı
Eski sokak çığırtkanları
Ruhuna doluşan ürpertileri
Belirsiz bir kokuyla bezedi
Aşka bilirdi gül kokusu
Ayrılığa gül kurusu
Deniz gider, gider onu beklerdi
'İçimde gülen bir çocukla, canı sıkılan bir protestan
papazı var.' (A.Gıde)
Gramofon şarkının farkında değil,
Yeknesak bir döngüyle çiziyor gövdemi iğnesi.
Sesimi unutuyorum, düşünüyorum
'Hakan Albayrak'a...'
İstanbul’a anlatacak çok şeyim var
Korkak vicdanına danışmadan paylaşmayan bu kente
Ebedi bir ders verecek kadar hınçlıyım
Tıkanmış nefesini açacak laflarım olduğunu gördüğünde
Şaşıracak ve inleyecek nedameti
ne kıyamet öyküleri anlatmak yarar bana
ne pişkin şiirler okumak tahta krallara
zamanın sahibidir yakın olan şah damara
damarda saf akışı kanın gümbürdeyen aşk
marazlar düşer aşka, aşka düşmez maraza
Gel ve yalnızlığınla durul
Kapıp koyverme koyu ellerini tapınağımdan
Sessizce ölme
Öleceksen uslu bir çocuk gibi
Kurtar beni soytarılıktan
Kent karantina altına alınmalıdır
Halk kekre kokulu uysallık hastalığına yakalanmıştır
Sahte tanrılar, uyduruk şarkılar ırlamakta
ve işçi kızlar içdonlarını sahnelere fırlatmaktadır
Konforun merkezini gösteren haritalar
Konuşmayı bilirim
Güz hüzünlerinin korkaklığını taşımaz kalbim
Gerçekte bir soytarı kadar eğlenceliyim
İnceliğinin farkına vardığımda ellerinin
Uçarılığına gözlerinin
Susmayı öğrettim, kalbim
Tanrım, ne aymazım, ne safım,
Ne yalan aşka düştüm, sıfatsızım
Sesinin yankısına çarpa çarpa yolalan
Bir deli rüzgar atı gibi yalnızım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!