Elem tohumları ekilmişti bir kez
Yeşerecekti elbet kötülük çiçekleri.
Yaşlı çınar ağacı gövdesi altında
Orkestrasını kurmuştu şeytan
Tanıklık edecekti olan, bitene
Dallarından kırılacaktı bir dev
Dökecekti yapraklarını bir kasım sabahında
Ağlayacaktı gazelinde rüzgâr
Şeytanın gözyaşları postundan neşeli.
Fırtına öncesi sessizliğin habercisiydi sanki
Çığlıkları havada asılı kalan teleklerin savruluşu
Can havli kanatların bıraktığı o tılsımlı hüzün
Dinmeyecekti orkestra senfonisi
Acıların aromasından...
Ballayacaktı mührünü.
Ve kurşunlar; yağmur gibi yağmaya başladı
Sanki yıldızlar söndürülmüştü gecede
Zikzaklar çizen şimşekler, fener misali
Zifiri karanlığın lambası.
Taş duvarlardan şarapnel parçaları kopuyor
Yıldırımlar düşürüyordu gökler
Boş kovanların sokaklarda sekişi
Çalıyordu çocukların düşlerini
Bozuyordu oyun havalarıyla
Elindeki sevinçlerini
Kanlı gözyaşlarına karışıyordu
Çekiliyordu güz perdeleri
Güneşin yası.
En köhne yerinde çamuruna bezenmişti
Bir çift göz gülümsüyordu acı, acı sokakta
Fırından taze çıkmış ekmeğin kokusu
Ucundan bir ısırık lokma tat
Eskiye kalan buruk hatıra.
Gür ormanların uğultuları dinmiş,
Alacakaranlığa düşmüştü tan!
Orta yerinden paslı bıçak yarası
Öksüz, yetim ve de Kulpu kırık
İki öykü arası.
Kayıt Tarihi : 27.7.2022 09:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!