üç beş söz arasına gizlenmiş iskeletler
eminim beni ele verecek bir sürü kalıntı bulunacak
gecenin körüne aldanıp siyaha kırmızı çalmışlığım vardır
yağmur yüzüme çarpıp rimelimi akıtınca solgun gökyüzü ayyuka çıkar
bir kainat boğulur gri bir serzenişle
bol iyotlu bir repliğe uzatırım dilimi
kelimeleri kesip yakın bir düşle irtibata geçmeliyim
kendimi izah edecek kadar dilsizim
bütün kemiklerim bir torbaya konup en müsait şeytana verildi
her dokunuş bir karanfili uykusundan uyandırıyor
bilir misin?
hiçbir ayna ıslak bir öpüşü çatlatamaz
kafa tasımı çok yüzdüm hatırlamamak için
hep aynı iki kelime
aşk diyorsun, gözlerimin kanı boşalıyor
kavuşmalara yüz sürmüş koşulsuz sevişmelerle gel gecenin huzuruna
küllerini yok et
gamzelerine ay birikmiş bir yığın tebessüm astım ben yüzüme
saçlarımın arasına gizlenen rapunzel inancını yolalı uzun zaman oldu
tek tel istesen düşmez yastığa
demem o ki yine bir mucizeye inanacağız
ben kırmızı bir mühür vuracağım sırtına
çarşafı açık bir tabuta iki ceset sığdıracağız
rüzgâr biraz sonra senfonisine başlayacak
göğü yırtan çığlıklarla
hiç incir ağacının gölgesine sığınma
sen hiç oradan düşüp sağlam çıkanı gördün mü?
büyükanne sözü dinle
kirpiklerim kapanmayacak benim
alın yazımı ovalayıp başıma çektim yorganı
çıplak bir ateşe atıyoruz kendimizi
sahi eteğime düşen son ateşi kim söndürdü?
cehennem savunmanı hazırla
üzerimize akrep kustu
bütün tarihler hükümsüz
vardığım nokta aynı
öyleyse coğrafyam doğru
bir bahane bulmaktan geliyorum
avuçlarımda Allah’a yazılmış bir sufle ile
lütfen beni bağışla
kendimi ihbar ediyorum sana
Dilek Erkılınç 2
Kayıt Tarihi : 21.8.2017 16:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!