gittin
öldü zaman
hangi kırlangıç
kavuşmaya kanat çırpar bilsem
özeneceğim kanadına...
zamandı kibirlisi ayrılığın
gerçeği öğrenemeden öldü
hoyrat bir delirmedir sevmek
gidişini
beni anladığın an
akıllanacak evleri sevmemek
sokakları bir daha rahatsız etmeyeceğim...
çocukluğum daha bir yalnızlaştı
mavi neden göğün alın yazısıysa
koyu kahve gözlerin de benim
yeryüzüm gökyüzüm hayat sancım
ama her yolun sonunda suretin
hiçbir suretinse sen değilsin...
karşımda toprağın ilk yağmur kokusu
iğdiş edilmiş düş bulutlarına küs
yeşeren her ümitte ot kokulu
sesimle seni çağıracağım
bütün unutmalarıma
unuturken yanımda ol
istersen unut ama unutturma...
aykırı bir dumanı tütendi gözyaşlarım
uzak tepelerle ilgi neşelenerek mor uykulu
gerçeği öğrendiğim an anlamıştım aslında
sen gülünce
iklimleri prova ederdi tanrı yüzünde
bense sevdamla en ağır kışı alırdım üzerime
çünkü giderdin
ölürdü zaman
bükülürdü bakmalarım pencerene
ışığın çocuk hüznüme hükmü geçmezdi
unutmalarında da değil
unutmalarının arka bahçesinde bıraktığın
şiirimi anımsayacağın an
ben ölümü avutur olacağım
içine kapanmış o son sonsuzlukta
unutulmuşluğu bile unutulmuş
yaban...
Kayıt Tarihi : 12.10.2010 02:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kağan İşçen](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/10/12/icine-kapanmis-o-son-sonsuzlukta.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!