İçimdeki İstanbul, Dışlarında Duruyorken

Gülsüm Çakır Ozumok
33

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

İçimdeki İstanbul, Dışlarında Duruyorken

Aklım titremede
Seni düşündüğümde

Yüreğim komada
Marmara’nın sularında

Hadi anlat
Köprüde trafik var mı
Beşiktaş iskelesinde
Sevgililer birbirini kucaklıyor mu

Vaniköy’den baktın mı
Göksu’ya
Kandilli sırtlarını gördün mü

Çubuklu da buluştuğumuz
Hiç çekemediğimiz filmlerimizi konuştuğumuz
Okul kaçışlarımızı yaşadığımız “kahvemiz”
Duruyor mu

Galiba üzerine sinmiş
Miss gibi kokuyorsun
Buram buramsın
Çengelköy’den geçmişsin

Beykoz, On çeşmeler ve Avranpaşa korusu
Genç kızlığımın düşler ordusu

Ağaçlarım...
Sırmakeş’i Paşabahçe’ye bağlayan bilmem kaç nolu
Oto yolda

Nöbetteler! ! !

Ahhh Üsküdar,
Çiçekçi, Selimiye, Kadıköy
Çocuklarımla dolaşıp
Çocukluğumu aradığım yerler

Bebek, Sarıyer, Arnavutköy

İlle de Hisar! ! !
İçinde kaybolup
Karanlığında korktuğum
Çığlıklarımı bana geri gönderen kalın duvarlar

Eskilerde
Bizim,
Şimdilerde
Herkesin olan
Riva, Kilyos, Şile’m

Galata, Boğaziçi, Fatih köprüleri

Ya
İçimde
Taaa buradan oralara kurduğum köprülerim

Öyle uzak
Ve
Öyle sağlamlar ki

Geri atıyorlar beni
Kara kentin,
Kara bakışlı
İnsanlarının içine

Unutuyorlar
Onlardan olduğumu

Oysa...
Şimdi...

İlk busemi verdiğim
Emirgan’da

Vee

İlk busemi çaldığım
Çamlıca’ da olmak vardı

Babasını atayım
Onu da yıkmışlar amma
Anılarımda sapsağlam
İzmir gazinosunun duvarlarına tırmanıp
Alabildiğine mavi
Alabildiğine yeşile bakıp
İstanbul’u yaşamak vardı

Heeyyyy bee
Çarkına döndüğüm
Adalarında
Çam kokuları arasında sarhoş olduğum
Can acım
İstanbul’um
Bir bilsen

Kalabana karışmayı bile
Ne çok özledim

Tophane’de
Arka sokaklarında
Aslında
Aydınlığımız olabilecekken
Kapkaççımız
Olabilen
Çocuklarımız kalıyor mu hala

Şişliden Beyoğlu’na insem
Halamın şapkacısına
Baksam

Ansam
Anılacakaları
ı
Şapkalandığım ustanın vitrinindeki
Tüm şapkaları taksam

Dönüşte
Pasaja dalıp
Balık alsam
Tazesinden

Cihangir’e dolansam
Tepedeki salaş kahvede
Peynirle simit yerken
Tavşan kanı çay gelse
Birlikteymişiz gibi
Aanı kotarsam
Derken...
Hayellerimle...
Hayellerimizle avunamadım

Yedimizde başka yerlerde
Başka kentlerde
İstanbul...
Ahhhh İstanbul...
Diye çağlarken

Özlem dayanılmaz olduğunda
Aklım ağlıyor

Bakışlarım karşıya
Alibeyköy’e kaymasa
Taa tepede Piyer Loti’de kilitlenmese

Oradan Eyüp’e uzansa

Yedi tepeli
Çok ibadethaneli
Çanlı
Ezan sesli
Karışık medeniyetli
Uygarlıklar panoraması
Kentim
İSTANBUL’um
Özlemim

Sade...
Ben değil...

Dostumun
Düşmanımın
Özlemleri de
Seninle
Süslü

Kulemize
Galata’ya çıksam
Onlara baksam
Beni görseler
Özlemimi tanısalar

Ve utansalar
İstanbul’un sokakları için

Ve utansalar
İstanbul’u hoyratça harcadıkları için

Ve utansalar
İnsanı insana yedirten
Kent yaptıkları için,
İstanbul’umdan

Sevdiğim her şey sende saklı
Oğlum senin koynunda sonsuz uykusunda

Bendesin
İçimde
Derinimdesin
Seni hiç aldatmadım.

Ben bende kilitli kaldım

Odamın duvarları ses geçirmese
İçeri girip kapıyı örtsem
Bağırsam,

Yine bağırsam

İss tannn bullllllllllll
Desem
Çığırsam
Öyle ki...
Boşalsam sessiz kalsam

Tüm limanlarım İstanbul’da

Polonez köy
Polonezli sevgiliye hayran bir mıh arnavut
Dedeciğim

Çok özlü
Az sözlü
Osmanlı çarıklısı
Uğruna bey oğullarının kavgalandığı
Slav dilberi
Anneannem

Çekme köy
Ahırın yerinde villa

Ma aile
Dudullu
Ümraniye
Bağlarbaşı

Şimdi her yer
Bildiğim yer değil.

Yılanın sokup öldürdüğü güzel prenses gibi
Benim katilim yılan da Salacak’da

Belki yaptığını her gün yeniden yaşaması için
Kız Kulesine dalmakta

Derinlerde
Yaradana sığınmakta

Atlayıp bisiklete Dragos’a gitsem
Tepede ki gizli yerime

Biri
Bir
Villa kondurmuş mudur acaba

Feneryolu, Göztepe, Kartal, Pendik
Hüzünlü sevinçlerimizi buralarda belendik

Yakacık Aydos’ta hep şenlendik

Suadiye- Bostancı sahilimde
Beton yükseltilerin altında
Tek başına kalabilen
Minicik boşlukta

Yokluğumda

Benim yerimde
Şarapçılar mı vardır

Benim yerime onlar
Yüksek sesle
Ağlıyorlar mıdır

İçimdeki İstanbul’um
Dışımda

Dışlarında duruyorken

Onlar bilmeden
Ben biliyorken

Alll.
Ömrüm...
Koynunda saklı kalsın.

“Bebeğim gibi”

Tek kentim sensin
Sendin
Bende kalansın

Seni terk etme zorunluluğumla
Kalakaldım
Buralarda

Sana dönemediğim için
Bağışla beni
İSTANBUL

Amma seninleyken, senin kıymetini bilmeyenleri
Bağışlama

Acı çekmede
Bana biçileni seyretmedeyim

Kokun geldi

Ben kentimi koklamada

Acılarım
Kentimin
Sanrı nöbetlerinde

'İSTANBULDA'

(Ankara/or-an/Çankaya/2005/Nisan29/0109)

Gülsüm Çakır Ozumok
Kayıt Tarihi : 30.4.2005 22:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Şeref Akar
    Şeref Akar

    Aklım titremede
    Seni düşündüğümde

    Yüreğim komada
    Marmara’nın sularında

    Hadi anlat
    Köprüde trafik var mı
    Beşiktaş iskelesinde
    Sevgililer birbirini kucaklıyor mu

    Vaniköy’den baktın mı
    Göksu’ya
    Kandilli sırtlarını gördün mü

    Çubuklu da buluştuğumuz
    Hiç çekemediğimiz filmlerimizi konuştuğumuz
    Okul kaçışlarımızı yaşadığımız “kahvemiz”
    Duruyor mu

    Galiba üzerine sinmiş
    Miss gibi kokuyorsun
    Buram buramsın
    Çengelköy’den geçmişsin

    Beykoz, On çeşmeler ve Avranpaşa korusu
    Genç kızlığımın düşler ordusu

    Ağaçlarım...
    Sırmakeş’i Paşabahçe’ye bağlayan bilmem kaç nolu
    Oto yolda

    Nöbetteler! ! !

    Ahhh Üsküdar,
    Çiçekçi, Selimiye, Kadıköy
    Çocuklarımla dolaşıp
    Çocukluğumu aradığım yerler

    Bebek, Sarıyer, Arnavutköy

    İlle de Hisar! ! !
    İçinde kaybolup
    Karanlığında korktuğum
    Çığlıklarımı bana geri gönderen kalın duvarlar

    Eskilerde
    Bizim,
    Şimdilerde
    Herkesin olan
    Riva, Kilyos, Şile’m

    Galata, Boğaziçi, Fatih köprüleri

    Ya
    İçimde
    Taaa buradan oralara kurduğum köprülerim

    Öyle uzak
    Ve
    Öyle sağlamlar ki

    Geri atıyorlar beni
    Kara kentin,
    Kara bakışlı
    İnsanlarının içine

    Unutuyorlar
    Onlardan olduğumu

    Oysa...
    Şimdi...

    İlk busemi verdiğim
    Emirgan’da

    Vee

    İlk busemi çaldığım
    Çamlıca’ da olmak vardı

    Babasını atayım
    Onu da yıkmışlar amma
    Anılarımda sapsağlam
    İzmir gazinosunun duvarlarına tırmanıp
    Alabildiğine mavi
    Alabildiğine yeşile bakıp
    İstanbul’u yaşamak vardı

    Heeyyyy bee
    Çarkına döndüğüm
    Adalarında
    Çam kokuları arasında sarhoş olduğum
    Can acım
    İstanbul’um
    Bir bilsen

    Kalabana karışmayı bile
    Ne çok özledim

    Tophane’de
    Arka sokaklarında
    Aslında
    Aydınlığımız olabilecekken
    Kapkaççımız
    Olabilen
    Çocuklarımız kalıyor mu hala

    Şişliden Beyoğlu’na insem
    Halamın şapkacısına
    Baksam

    Ansam
    Anılacakaları
    ı
    Şapkalandığım ustanın vitrinindeki
    Tüm şapkaları taksam

    Dönüşte
    Pasaja dalıp
    Balık alsam
    Tazesinden

    Cihangir’e dolansam
    Tepedeki salaş kahvede
    Peynirle simit yerken
    Tavşan kanı çay gelse
    Birlikteymişiz gibi
    Aanı kotarsam
    Derken...
    Hayellerimle...
    Hayellerimizle avunamadım

    Yedimizde başka yerlerde
    Başka kentlerde
    İstanbul...
    Ahhhh İstanbul...
    Diye çağlarken

    Özlem dayanılmaz olduğunda
    Aklım ağlıyor

    Bakışlarım karşıya
    Alibeyköy’e kaymasa
    Taa tepede Piyer Loti’de kilitlenmese

    Oradan Eyüp’e uzansa

    Yedi tepeli
    Çok ibadethaneli
    Çanlı
    Ezan sesli
    Karışık medeniyetli
    Uygarlıklar panoraması
    Kentim
    İSTANBUL’um
    Özlemim

    Sade...
    Ben değil...

    Dostumun
    Düşmanımın
    Özlemleri de
    Seninle
    Süslü

    Kulemize
    Galata’ya çıksam
    Onlara baksam
    Beni görseler
    Özlemimi tanısalar

    Ve utansalar
    İstanbul’un sokakları için

    Ve utansalar
    İstanbul’u hoyratça harcadıkları için

    Ve utansalar
    İnsanı insana yedirten
    Kent yaptıkları için,
    İstanbul’umdan

    Sevdiğim her şey sende saklı
    Oğlum senin koynunda sonsuz uykusunda

    Bendesin
    İçimde
    Derinimdesin
    Seni hiç aldatmadım.

    Ben bende kilitli kaldım

    Odamın duvarları ses geçirmese
    İçeri girip kapıyı örtsem
    Bağırsam,

    Yine bağırsam

    İss tannn bullllllllllll
    Desem
    Çığırsam
    Öyle ki...
    Boşalsam sessiz kalsam

    Tüm limanlarım İstanbul’da

    Polonez köy
    Polonezli sevgiliye hayran bir mıh arnavut
    Dedeciğim

    Çok özlü
    Az sözlü
    Osmanlı çarıklısı
    Uğruna bey oğullarının kavgalandığı
    Slav dilberi
    Anneannem

    Çekme köy
    Ahırın yerinde villa

    Ma aile
    Dudullu
    Ümraniye
    Bağlarbaşı

    Şimdi her yer
    Bildiğim yer değil.

    Yılanın sokup öldürdüğü güzel prenses gibi
    Benim katilim yılan da Salacak’da

    Belki yaptığını her gün yeniden yaşaması için
    Kız Kulesine dalmakta

    Derinlerde
    Yaradana sığınmakta

    Atlayıp bisiklete Dragos’a gitsem
    Tepede ki gizli yerime

    Biri
    Bir
    Villa kondurmuş mudur acaba

    Feneryolu, Göztepe, Kartal, Pendik
    Hüzünlü sevinçlerimizi buralarda belendik

    Yakacık Aydos’ta hep şenlendik

    Suadiye- Bostancı sahilimde
    Beton yükseltilerin altında
    Tek başına kalabilen
    Minicik boşlukta

    Yokluğumda

    Benim yerimde
    Şarapçılar mı vardır

    Benim yerime onlar
    Yüksek sesle
    Ağlıyorlar mıdır

    İçimdeki İstanbul’um
    Dışımda

    Dışlarında duruyorken

    Onlar bilmeden
    Ben biliyorken

    Alll.
    Ömrüm...
    Koynunda saklı kalsın.

    “Bebeğim gibi”

    Tek kentim sensin
    Sendin
    Bende kalansın

    Seni terk etme zorunluluğumla
    Kalakaldım
    Buralarda

    Sana dönemediğim için
    Bağışla beni
    İSTANBUL

    Amma seninleyken, senin kıymetini bilmeyenleri
    Bağışlama

    Acı çekmede
    Bana biçileni seyretmedeyim

    Kokun geldi

    Ben kentimi koklamada

    Acılarım
    Kentimin
    Sanrı nöbetlerinde
    KUTLARIM. ŞİİR UZUN OLMASINA RAĞMEN HİKAYESİ İNSANI SARIYOR.

    Cevap Yaz
  • Ercan_urcar
    Ercan_urcar

    İstanbulu bizdeğil,istanbul bizi aldı.
    O dağların soylusu küheylan yolda kaldı.
    Beton duvarda hapis, yayalam yürekte kaldı,
    değil biz istanbulu istanbul bizi aldı.

    Akrabalar el olmuş gözlenen yol yel olmuş.
    İstanbul bizi aldı insanlık yolda kaldı.
    Cenneti soldurmuşlar betonla doldurmuşlar.
    İstanbul mahzendeki küflü tabloda kaldı.

    İnsanların içi boş kim içlerini çaldı?
    Fatihin sevgilisi sanattan geri kaldı.
    Beyinleri çıkarıb samanla doldupmuşlar.
    Yüreklerden sevdayı manukyanlarmı çaldı.

    Bizi bizden calanlar ruhumuzuda caldı.
    Boğazın hatırası truvalarda kaldı.
    Çağlara ufuk açan çağ gerisinde kaldı.
    İstanbul truvada bizede varoş kaldı.

    Mehteranın haşmeti imdi gölgede kaldı.
    Fatihe fatihayı bethhovndan devlet çaldı.
    Şaiirin yüreğinde gerçek istanbul kaldı.
    Yinede umutvarız yeni güne az kaldı.

    Eşek meydanda kişner,atlara fayton kaldı.
    Bizede gemileri gökten yürütmek kaldı.
    Çağların anahtarı miras dedemden kaldı.
    Pusatımı kuşandım bir tek besmelem kaldı.
    Necati Gedikoğlu..

    Cevap Yaz
  • Goksel Goksel
    Goksel Goksel

    KENDİNİZLE VE İSTANBULLA GURUR DUYMALISINIZ ÇÜNKÜ, YARATTIĞINIZ İSTANBUL A O KADAR HAYRANLIKLA BAKIYORSUNUZ Kİ, SİZİN GÖZÜNÜZDEN İSTANBULU GÖRMEK BENİ ÇOK DUYGULANDIRDI TEŞEKKÜR EDERİM SİZE


    İlle de Hisar! ! !
    İçinde kaybolup
    Karanlığında korktuğum
    Çığlıklarımı bana geri gönderen kalın duvarlar

    Eskilerde
    Bizim,
    Şimdilerde
    Herkesin olan
    Riva, Kilyos, Şile’m

    Cevap Yaz
  • Mehmet Karli
    Mehmet Karli

    Şiirinizi ve sizi tebrik eder ...başarılar diler saygı ve hürmetlerimi sunarım...Mehmet Karlı

    Cevap Yaz
  • Özgen Dursun
    Özgen Dursun

    Merhaba Gülsüm Hanım;
    Ben ünüversiteyi istanbulda okudum. Kilyos, sarıyer, Beşiktaş, Polenezköy ve güzelim istanbul semtlerini gezdim. İstanbulun insana verdiği yaşam güzelliğini ve acılarını hissettim dört yıl. Şiirini okurken bir nostaljik olarak geriye gittim. Taa 20 yıl öncelere. Çok duygulandım. Çok zevk aldım okurken. İşte şiir bu, duygu yüklü, özlem yüklü, coşku yüklü, insanı düşündüren ve yüreğe bir şeyler katan değer bu. Seni yürekten kutluyorum. İnsan belleğine ve yüreğine yaptığın bu güzel katkılar için. Anlamlı, içten, duru bir türkçeyle...çok şeyler anlatmışsın. Hele İstanbulu soluyanlar inanılmaz bir tat alacaklar okurken...Sen gerçekten bir şair misin? Yazmaya ve üretmeye devem et, güzelim şiirin için binlerce teşekkürler......selam ve saygılarımla....
    Özgen Dursun
    Orman mühendisi/BURSA

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Gülsüm Çakır Ozumok