azaltıyorlar
içiyorlar geceyi
dikiyorlar boğaz dolusu
karanfilli leblebiden
biraz badem içi
bir o mu eksilen masadan
bitiyor eskiyor gidiyor zaman
hoyratlar insafsızlar
canımın içleri
hayasızca
oynuyorlar şakırdıyorlar
kayıyorlar sanki şalvardan
topukları isli kirli
yüzleri avuç içi
kolay düşlere dalıp
kırıp kıvırıp inceden bellerini
kızarıp utangaçlığında gırnatanın
takıştırır bir eli elli kâğıdı
diğer eli memelerinde
titrerken omuzları öne arkaya
vurup birbirlerine kalçalarını
kazandık sanıyorlar sanki
evreni yeniden kuruyorlar
Marmara'nın yarısı bir göl
yine şehirlerden koca İstanbul
iğde kokuyor kıyısı
salınıyorlar
kadınlar
ince uzun birer fidan
çiçekten birer dallar
sarıyor bataklık insanı
kokuyor kıyıları
kokuyor sazlıklar
seyrek seyrek çelimsiz ağaçlar
ıslak rutubetli çalılar
kör ışık gizliyor sefaleti
delişken çalıyor cümbüşünü bir adam altın dişli
Roman yüklü ezgileri mızrabı
ısrardalar dostlarım
para vermişler hani
nefes aldırmazlar
elemlerim saklı
sessizler içimdekiler ve göle çöken nem
masada düşüncelerim
bir yarısı ortalık yerdeler
yok olup savuşsa birden kötülükler
dalsam gül çiçek düşlere
sanmam ki orada da bitmezler
Küçükçekmece kıyıları furyalar
fukaradan bir tablodalar
oynuyorlar oynuyorlar
nasıl da oynuyorlar
sarhoş naraların dolusu
varoş türü şu şehrin
sanki tamamı sanki yığınla buradalar
salsam mı duygularımı
dizginlesem mi
ne olur neye yararlar
iyisi uyansam ve kalksam
uydursam yeniden
yeniden bir zaman
işe yarar mısın bilemem
seni bir anlasam
kime yararsın
icat ettiğim kör zaman
2002/nisan/İSTANBUL
Mehmet Necip ÖzmenKayıt Tarihi : 17.3.2007 12:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!