İç_selimde Sürüklendin Ben Kayalarıma ...

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

İç_selimde Sürüklendin Ben Kayalarıma Çarptın

Sezen Aksu ile Aşkın Tera_pi hali-6

“ben beni kendi içimde
bilmem arasam bulur muyum
yaşanmamış genç yıllarımı
ve sebebini suskunluğumun”

buluşsam orada kendimle
ve yaratsam ellerimle
küçük bir sırça köşk misali
dostlarımla benim evrenimde

Çığlık çığlığa bende yaşlanan bir ömrün kelebek kanadına yazılı ismin,güneşin pervanesine gitmeden kendimi bulmalıyım.
Ellerimi tutuşuna mızrap,dudak uçlarına ömür olmalıyım.Kim bilir bensiz dudaklarının kurumuştur,benim yerime aynaları öpmüşsündür.
Öpüşlerine feryad- ı figan olayım. Yadlarımı tarasın yadsımadığım yaramın acısını aşk bilesin.Gelişine çoğalıp, göğsümdeki ağlama duvarına son bakışın solfej melodisi eşliğinde özlem resmini asmalıyım.Babil’in asmalarına tüm ihanetlerimi astım.Sana bir Taç Mahal yaptıramadım.Nedenini sorma,Taç Mahal’dan öte bir yapıt senin sevdanı paklar,ölümsüz kılardı.Ben sana yüreğimde binler yazıt diktim, yüzlerce şiirde anıldın, yüzlerce öyküde canlandın,yüzlerce yazımda ölümsüz anların adı oldun.
Yüreğimde ağ kuran bir örümceğin çizdiği izlerde, sızılanım şarkı olur.Aşk hamaklarına boşaltıp, ruhumuzun sarnıçlarında ali bir gelecek ezberliyorum.
Ezbere bildiğim şiirler okumalıyım.Sezen Aksu’ parçaları, içimdeki parçalanışı terapi etmeli.Erimeliyim sensizliğe. Her şarkıda da değil, seni bana anlatan şarkılarda geleceğin güftesi kendiliğinde yazılmalı. Nan gibi, senin her dem anan gibi gelmeliyim beni bıraktığın her güne.
“gurbete gönderseler kan doldursa içimi
silemezler gönlümden ne aşkını ne seni
gurbete gönderseler kan doldursa içimi
silemezler gönlümden ne askını ne seni

ne aşkını ne seni
Sensiz içime sinmiyor “
Gün batımı, sensizliğimin sabrında geceye direnir, gece her gün biraz daha uzar,sen gelmedikçe sabahları özler olurum.Sabah olsun, gözlerin ve güneş eş olsun beni aydınlatsın umuduyla erken uyanışlar başlar.Toprak ağlamasını dinlerim,akan göz yaşlardan filizlenen güllerden kıpkızıl bir gelecek akar.Seni bulurum nadasa bıraktığım bırakılmışlıklar arasında. Aramızdaki yalnız ikimiz bilir,biz aramıza gökler,aşklar,kara bahtlar, anlatılmayacak bir şeyler koyduk.Kendi denizimizi bir kirlettik.Gözyaşlarınla başladı kirlenmişlik, benimki el güzeliyle gelen seldi.Kirlenmişti denizimiz.Oysa insanız,oysa ruhu temizleyecek, bizleri yeni hayata bağlayacak anlatılmaz ancak yaşanır bir aşkımız vardı.
-Gözlerindeki neonların iksirleriyle, acılarımızı yıkamalıydık.Kirlenmişlik,doyumsuzluk, farklı arayışlar,dahası iç çocuğun bitmek bilmeyen içsel oyunları çağımızın hastalığı.İç çocuklarımızı doyurmalıydık.İçimizde büyümeyen bebekler vardı.Her duygu, her his, her yaşanmışlık bir bebekti.Bunları büyüterek bebek sahilinde benden romantik aşk ninnileri dinlemeliydin.
-Acılarımı silmek istiyorsun yüreğinden. Masal atlarına binmeden,uçakla gittin suskun gökdelenine.Huzuru aradın,aramakla,aranmakla, yeniden arayışın sarkacında. Huzur sensin,huzur içindeki mağarada uyuyan bendim.Beni bilinmez ülkelerde bilindik nazlarla,tanıdık bakışlarla,ahlarınla,vahlarınla vurma...
-Ben senin gecenden kaçıp başka gecelerin geceliğinde vals ederken vurulmuşum.Her yerimde senin fişek izlerin.Yanıklarımı sevgi merhemin iyileştirir.
-Her dem vurma,bu şarkı da sana gülüm. Biraz nefes al, biraz benden çal…
“Bazen bir çiçek acarken
bazen bir çocuk gülerken
ne zaman ki içim tasar sevinçten
sensiz içime sinmiyor

donup de baktığım zaman
hatıralar ağlaşıyor
bir yara ki her yanımı ah ah...
ince ince sızlatıyor”

Dinlediğim hüzünlü şarkıları silip yüreğinden, mutluluğun resmini assam biraz beni toparlar mı hayat.
Titrek umutların elleri mir hayallerime uzar mı? Seni bana çalar mı hayat.Yaralı gönlüme sargı olacak mı bir gün gelmelerin izi. Gelişin için yazıldığım mürekkep tarlasında huzurun tahıllarından yeniden buluşmanın hasadı çoğalır.
-Aşka ibadetimi, her gün yapıyorum.Gelişler bile gelişinden umuvar.Kıyameti bekler gibi,seni beklemenin Sırat’ındayım. Fırat ile Sırat kardeş gibi.Fırat gibi içimdeki nurlu akışlar beni Sıratında geçirir. Düşlerin Dük’ü olan dünün aşk erinciyim.
“bir gün seni kaybedeceğim duygusu
sarıyor benliğimi, korkuyorum
ve bu korkuyu çok seviyorum”

Böyle korkulu tufanlar geçti içimden. Nice aysbergler eridi, nice kardelenler üşüdü yar dağlarımda,çöllere inen nur olmak istedim, arşı ve Manş’ı aşıp eslerine gelmek istedim.Yapabilseydim eğer, uçsuz bucaksız ruh okyanusunda batmayan gemi olmak isterdim.Her dalgada sallanışın aklıma gelsin isterdim,son müzikle Bermuda Üçgeninde risksiz geçerdim; ama sensiz ve aşksız asla.Yeryüzündeki bütün sular içimde taş olan sevdanın taşlarını atardım, yüreğindeki şarkılar her dem beni çalana kadar,çalınırdım bam telinden gerisini şarkılar anlatsın Nazlıcan

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 23.9.2009 14:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan