... Ve saklanıyorsun odalara,
Dışarıda bir kuru gürültü sorma,
Üzerine üzerine geliyorlar sanki,
Her an sobelenebilirsin,
Sen kendine sakla sözcükleri,
Sessiz ol! ...
Bir sabah işe gitti babası,
Bir daha gelmedi,
Dediler; iş kazası…
*
Acıyla sevinç
Bir eküri gibidir
Aklını çeler hep
Sorularla boğuşan
Kırgın bir şairin...
Eteğin kısa kısa....
Bakarsam kızarsın hatta...
Madem baktırmayacaktın?
Niye o zaman etekler fora?
Dudakların al al...
Toz duman içinde yaşam,
Bir sağanak bastırıyor sorma...
Çamur içinde kalmış her taraf…
*
Gece saat on ikiyi geçti,
Bir günü daha devirdim…
Ne para, ne pul, ne de şöhret,
Ben sadece söyleyemediğim,
Sözcüklerin peşindeyim…
Hacer iplik gibi
Mankenlere özendi
Bir yiyip içmiyor
Hacer bir yoksul konduda
Magazin programlarını izliyor boyuna
Hacer hayal kuruyor
Unutursun demiştin bana hani ya,
Kaç zemheri, kaç bahar, kaç yaz geçti aradan...
Kaç güzel insanı yitirdik zamansız,
Hala bak unutmadım, işte! ...
***
Alnımın kıyısından
Bir Kara Tren geçer
Yüreğimin orta yerinde
Çöreklenmiş nikotin karası
Lümpen bir hüzün
Sözün bittiği yerdir
Bir kesişi vurdular, güpegündüz....
Sakalı bir tutam uzamış gladyatör;
Etnanın üzerine doğan güneşi seyretti...
Bir kesişi vurdular, güpegündüz....
Po nehri, nice yıllar sonra,
Bir lümpen Türke bulmacada sorsunlar diye,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!