Bahtımın karası dolandım başa
Bekledim her günüm gülüm tükendi.
Hayaller kursamda harcandı boşa
Heyhât ki her ânım halim tükendi.
Kovanlar yaptırdım kat alsın diye
Bu gün sabağınan kalktım,
Karlı dağlar arasında.
Allah deyip yola çıktım,
Kara kışın havasında.
Ocak yanar duman tüter,
İlkbahar toprağa ekin ekende,
Sam yeli yeşile çökse ne dersin?
Bağcının bağına fidan dikende,
Çöl kurumuş suyu yoksa ne dersin?
Ol tabip yarayı neşterle yarsa,
Mimari yapıya aşık eyledin,
Kastamonu ili tarih kokuyor.
Ecdadı Osmanlı sadık eyledin.
Asrı milenyumu hayran bakıyor.
Şehzade sultanlar anne bacıyla,
Şehiri özleyip göçmüşler ile
Garibi fukara beyden konuştuk.
Kahve köşesinde komşular ile
Geçmişin hasreti köyden konuştuk.
Köyün huzuruydu dünya varlığı
Edebî babında, almış eğitim,
Hayatın baharı,yol olsun oğul.
Bir zaman öğretmen, özel öğretim,
Galatasaraylı, al olsun oğul.
Mesleğin dışında, yeni bir sanat,
Çıkarır göklere bırakır yere
Oyunun kuralı kartal gelirse
Zirvenin zevali en derin dere
Kafanı taşlara parçan kalırsa
Makamı mevkiyi tepsi sunarlar
Semeri sırtına tersi binerler
Menfaati biten muhabbet keser
Arpaya katsanda at bile yemez
Az gelir çok ister vefasız küser
Kepeye katsanda it bile yemez.
Dünyalar yıkılsa umrunda değil
Ormanda çakalın burnunda değil
Stresimi atamadım,
Bir yoluna koyamadım.
Sabrım taştı yatamadım,
Karanlığa uyamadım.
Kaval çaldım duyulmadı,
Şu yaşlı halimle sorayım nasıl,
Hoş sefamı acep dostun ahvâli.
Aylar geçer gelmez haberi hâsıl,
Hasbıhaldir arzu gönül hayâli,
Bir merhaba zor mu usanan kula,
Sabah erken kalkar,tarla sürerdin,
Yer içer dinlenir,sonra gülerdin,
Kişneyen dor atı,gider yemlerdin,
Baba niye geldin köyden şehire
Güler eğlenirken,koşar dururken,
Yaşlılık geliyor,var yavaş yavaş.
Çağlayan damarlar,kanı kururken,
Yaşlılık demine gir yavaş yavaş.