İbrahim Kaya Bursa Şiirleri - Şair İbrah ...

İbrahim Kaya 1980 Samsun’un Bafra ilçesinde Sarıköy Köyü’nde doğdu. Ailesi 1984 te Bursa’ya yerleşti. İlköğretim ve lise tahsilini 1997 de Bursa’da tamamladı. Liseden sonra tahsil hayatına iki yıl ara verdi. Tekstil sektöründe yönetici olarak yedi yıl görev yaptı. 2004 yılında Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu. 2005 yılında askerlik vazifesini kısa dönem olarak yaptı. 2006 yılında tekstil sektöründeki görevini bırakarak perakende sektöründe kendi mağazasını kurdu ve halen aynı işinde devam etmekte. Evli ...

İbrahim Kaya Bursa

Sende şöyle salına salına
Yıldızlarının altında yürümeyi özlemişim
Çıkıp dağına taşına, koyunlarına kaval çalmayı
Kestane ve ıhlamur çiçeklerini koklamayı
Sevdayla bakmayı özlemişim
Senin hasretini bile sevmişim ah Bursa

Devamını Oku
İbrahim Kaya Bursa

Bir tek benim düşler de gezen
Eskilerin gerçekliğinde…
Hayaller kurmuyorum, düşler öylesine
Sebebi ziyaret eski günlere
Senden vefalı ihtiyar çınarın gölgesinde

Devamını Oku
İbrahim Kaya Bursa

Başımdaki ağrıları ne sen
Bağrımdaki sancıları ne bir başkası kesecek
Vuslat içinde bin hasret
Sevdam ölünce mi bitecek?

Ben senin neyine sevdalanmıştım

Devamını Oku
İbrahim Kaya Bursa

Seni tanıdığımda daha yeni bırakmıştım
Harçlıklarımı bonibona vermeyi
Ve daha yeni atmıştım
Divanımın altına fildişlerimi
Hala ellerimde fildiş oynamaktan kalan çatlaklar
Ve çamurun yaptığı izler vardı

Devamını Oku
İbrahim Kaya Bursa

Senin gözlerine bir ömür sığarmış
O gözlerde müebbet mahkûmlar yatarmış
Aradan aylar, sevdalar yıkan yıllar akarmış
Ne bilsin bu divane, sana yanan ömrüne yanarmış

Belki sen unuttun, belki de hiç yaşanmamış saydın

Devamını Oku
İbrahim Kaya Bursa

Yenildim sonunda karmakarışık duygularda. Sanırım yıllardır gönlümde savaştığım cepheler bir bir düşüyor, anla yoruldum artık. Bittim ve tükendim, sensizliğe yenik düştü tüm cephelerim. Ve anılara sürgün oluyorum.
Tüm cesaretimi toplayıp, kaybetmişliği kabullenip, girip sensizliğin koluna, el ele yürüdüğümüz sokakları dolaşıyorum. Sonra ilk buluştuğumuz havuzun başına gidiyorum. Senden sonra, yıllar sonra ilk kez. Dikiliyorum havuzun başında sanki mezar taşıyım, içim titriyor sen buradasın gibi, bura senin mezarın sanki. Dünya durdu, saat yorgun, zaman donakaldı benimle. Sanki bir mezar başındayım, bir ölü ziyaretindeymiş gibi oldu hislerim. Oysa şimdi en çok muhtacım sana. Ve en çok sana uzağım şimdi. Birazda gözüm yaşlı ama boş ver. Sanki günah çıkarıyorum anıların karşısında yani açıkçası ağlıyorum. Sana kaldı yıllar süren inadım, içini dökmek için. Ama sana nasıl anlatabilirim ki, artık sana nasıl ulaşırım ki. Senden başkada bu sırların bir makamı da yok ki.
Artık böyleyim işte, yorgun bir itirafçı. Dermanı kalmamış bir itirafçı. Her şeyi aslında bitmiş ama hala yürüyebilen bir adam. Ama buraya kadarmış itiraf ediyorum, artık sensizliğe direnemeyecek, sensizliği yaşayacak kadar tükendiğim andır şimdi. Seni yaşayamadım ama sensizliği yaşamak düştü bana, gri bir akşamda. Sen dâhil kimseler bilmedi, sana şiirler yazdım zaman zaman, bazen de mektuplar yazdım, sonra yine bana düştü okumak.

Devamını Oku
İbrahim Kaya Bursa

Ne sevdalar gömdüm gönül mezarlığına
Ne gönüller çektim darağacına
Ne yaslar tuttum ayrılığın her asrına
Olmadı nasip! Seninle burada vuslat, bahar gözlüm

1997

Devamını Oku
İbrahim Kaya Bursa

Hiç bir şeyi sahiplenmedim
Senden sonra…
Her şeyi bırakmak için sevdim
Aynada kendimi, gökkuşağını
Kuyruklu yıldızı, peri masallarını
Denizkızını sevdim…

Devamını Oku
İbrahim Kaya Bursa

Hayalim hiç uzanmamıştı
Bu kadar yıl sonrasına
O günlerde…

En deli kasırgalar dövüyor sevdamın kıyılarını bu günlerde
Yeni yeni harabeler boy gösteriyor gönül şehrimde

Devamını Oku
İbrahim Kaya Bursa

Haberin var mı? Hala çayımı soğutup içiyorum. Sanki hala ben takılıp kalırken gözlerinde, soğuyor çayım. İçerim soğuyor. Yüzümde hicranın izleri kalmış, kırmışım aynalarımı. Saçlarımda aklar başlamış oynaşmaya, alışamadım... Kendimi görmeyeli aynalarda kaç yıllar oldu. Gökyüzü turuncuymuş, turkuazmış, maviymiş, griymiş ne fark eder, hiç kaldırıp başımı bakmadım bile.
Sensiz ne anlamı olurdu ki gökkuşağındaki büyünün, bir yarım sende kalmış. Sana sırtımı döndüğümden beri, kimseler görmedi yüzümü. Hiç sevmedim vedaları. Sevmedim hiç şiir yazmaları, sevmedim sevemedim, sensizliğe böylesine itirafçı olmayı. Vedaya geldi mi sıra daha da güzel, bırakılmaz, vazgeçilmez olurdun. Sana veda etmek, kendinden ayrılmak kadar zordu sanki. Haberin olsun, kendimde gurbetçi sende mülteciyim, o günden beri.
Anlamsız bir tutku işte benimki, anlamını kaybetmiş bir aşk, gereksiz bir kaç laf... Bazı şeyler gereksiz, anlamsız, gayesiz olsun varsın, eğer sen mutlu olacaksan... Gün oldu eski bir türkü gibi dolandın dudaklarıma. Gün oldu gözlerimden sen döküldün. Varsın kimse bilmesin bu gözyaşlarının sahibini, varsın adın sır olsun...

Devamını Oku