Günler kan kırmızısı şafaklarda
Aydınlanıyor artık
Bir çocuk ağlaması karışıyor
Ezan-ı Muhammedi'ye
Ve öyle esiyor rüzgar
Bir utanç abidesi gibi duruyor
İnsanlık önünde Hürriyet(!) Heykeli
Bak, nasıl gözlerini kaçırıyor
Elindeki ateşle ancak adaletli
Güya Osmanlı'yı örnek alırmış
Bir kıssadan hisse anlatır büyükler
Bir zamanlar zengin bir tüccar var imiş
Develeri sırtlarmış pahalı yükler
Kazancı bolca yaşamı güzel imiş
O tüccarın yolu bir şehire düşende
Kalbimde açılır derin bir yara
Bırakıp giderken ardımda seni
Kaçınçı kez düşüşüm şu yollara
Gözüm dumanlanır öperken seni
Gide gele ezberledim yolları
Kendimi şu dünyada bildim bileli
Akıp gitti zaman, durduran olmadı
Yaşamı sonsuz gibi benimseyeli
Küçük mutlulukların tadı kalmadı
Kimseler bilemiyor son nefes nerede
Gecesi ayrı, Gündüzü ayrı bu yolların.
Tek farkları bitmemeleri.
İlelebet ufka dikip gözleri
Gidebilmekte mağrifet
Zaman mı yok diyorsun?
Hüzün, bitmez tükenmez bir hüzün
Gurbet elde birleşince gönülle
Baş edilemez oluyor
Ve bunu, o da çok iyi biliyor
Önce ağırlaşıyor göz kapakları
YÜREKTEN GELEN HER KELİME HAZİNELERDEN KIYMETLİDİR...
TEŞEKKÜRLER...