Şunun şurasında üç beş günlük ömrüm kaldı
Gel peşin sıra gezdirme beni
Zaman iyice daraldıkça daraldı
Gel canımdan bezdirme beni
Kara toprak sarmadan bu bedeni
Ne hocaya nede dedeye yaslandım
Ben yüreğimin sesiyle uslandım
Ne kir tuttum nede paslandım
Ben beni bildim bileli haşlandım
Geçti güzelim eskinin modası
İlaç olsa muhannetin sidiği
Yaralı bir parmağa işermi bilmem
Kabul olsa her uluyan itin dileği
Bedduası bir bir tutarmı bilmem
Tazı derisinden bozma çulu
Ben bir kör kurşunum
Gelir seni vururum
Allah yarattı demem
Kafanada sıkarım
Karavana hiç sıkmam
Bizim eşşek anırıyor
Arpası bol geldi herhalde
Keyfi gıcır çitmeliyor
Meydanlar dar geldi herhalde
Kuyruk sallar sağa sola
Biz kimlere dert yanmısız
Halden anlayacak sandım
Çile ile yorulmuşuz
Dilden anlayacak sandım
El sürme yaralarıma
Ne yazın nede kışın dumanın eksik olmaz
Köroğlunun ahımı tuttu bolu dağı
Gözünde hiç yaşın eksik olmaz
Köroğlunun ahımı tuttu bolu dağı
Her yolcuya uğrak oldun
Boşa böbürlenme ey insanoğlu
Sonumuz bir avuç kara toprak
Dünya yalan ölüm ise hak
Boşa böbürlenme ey insanoğlu
Dünya han sen hancı
Yıllar benden aldı neler götürdü
Kar beyaza büründü siyah saçlarım
Hazan yeli ömrümü sildi süpürdü
Boş yere beni yormayın yıllar
Ahlar vahlar boşa fayda etmiyor
Gel güzelim birazda bizim yaylalarda gezelim
Buralar senin oralar benim olsun
Ankara istanbulun kahrı çekilmez oldu
Şehirler senin sivasın köyleri benim olsun
Kalemine sağlık