İ - (Düz yazı) Tekfir Psikolojisi

Ali Oskan
302

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İ - (Düz yazı) Tekfir Psikolojisi

Tekfir kelimesinin konumuz ile ilgili sözlük anlamı: Başkasının kafirliğine hükmetmedir, 'kafr'in anlamı ise; ışığı örten veya gerçekleri örten demektir.

Tekfir Psikolojisi günümüzde ortaya çıkmış bir davranış bozukluğu olmamakla birlikte, günümüzde inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Adeta bir salgın hastalık gibi hemen hepimizin semtine en az bir kez uğramıştır. Bu hastalık bazılarımızda pek oyalanmaz, bazılarımızda yıllarca kalabilir ve bazılarımızda ise kronikleşir, Rabbim muhafaza buyursun.

Tekfir Psikolojisi masumane ve sinsi bir şekilde, insanın her hangi bir dünya görüşüne veya dine yönelmesi, o dine veya dünya görüşüne inancının fanatikleşmesiyle (taassup) birlikte başlar ve bu inancını fanatikçe yaşamına geçirdiği zaman ise yerleşir.

Masumane dedik; masumane olan, insanda söz konusu dünya görüşü (veya din) fanatik bir şekilde inancın ardından yaşanmaya başlanınca, ilk başta Sahiplik Psikolojisi baş gösterir. Öylesine ağır basar ki, insan o dünya görüşünü kendi çocuğu gibi sevmeye, kıskanmaya ve korumaya başlar, gözünden bile sakınır olur. İşte tam bu noktada enaniyetinden (benliğinden) çıkması ve gerçek Sahibe yönelmesi gerekirken, bunu başaramaz ve enaniyetini kalınlaştırır. Bu hisler bilinçaltına yerleşmeye ve kalıcı olmaya başlar ve takıntılar baş gösterir.

Zamanla bu kez biliçaltının yönlendirmesi ile aklı, dinin sahibi olduğu yönünde kanıt toplamaya başlar ve bunları bilincine yükler. Ona göre kendinden başka kimse o dünya görüşüne veya dine kendi kadar sahip çıkmıyordur. Bu başlangıçta bir dönem için özümseme açısından olumludur, fakat bu dönem uzadıkça kişi şekilcilik ve kalıpçılığa yönelir ve giderek şekilciliği pekişir.

Biliçaltının emrindeki hisler ile şekilcilik ve bilincinin emrindeki akıl ile takıntılılık hali bir süre için yararlıdır, çünkü bu süre içinde kişinin öğrendikleriyle biliçaltını pekiştirme ve bilincini üst bilince çıkarma vazifesi görür. Bu süre maksadı aşacak şekilde uzadığı takdirde, yerleşik bir davranış haline dönüşüp alışkanlık baş gösterir. Artık o kendini bu kalıp ve şekillere göre değerlendirir ve acımasızca yargılar.

(Burada şunu antiparantez vurgulamak gerekir: Bu hal sağlıklı bir davranış biçimi olan muhasebe ile karıştırılmamalıdır. Olumlu bir davranış biçimi olan kendini muhasebe etme davranışına yönelimin önü, yukarıda bahsettiğimiz kişinin Sahiplik Psikolojisine yönelmesiyle tıkanır ve önce kendini sonra başkasını tefrit etme davranışına kayar.)

Bu acımasızca yargılama süreci boyunca, dünya görüşü veya din çerçevesinde kendi oluşturduğu kalıp ve şekillere göre manevi dünyasını dizayn eder ve yapılandırır. Bu süreç boyunca nefsini zecr ve zulümle susturur ve hapseder. “Küçük savaştan büyük savaşa döndük” hadisi artık onun için değildir, çünkü o nefsinin hesabını görmüştür. Susturduğunu ve hapsettiğini sandığı nefsi, şeytanıyla (ham bilinci) işbirliği yapar ve onun vesvesesi ile gözünü başkalarına çevirir.

İşte bu hal, kişinin Sahiplik Psikolojisinden Tekfir Psikolojisine geçtiğinin göstergesidir. O artık kendi kusur ve hatalarını göremez olur ve hep başkalarının hataları ve kusurları ile meşgul olur veya kendi kusur ve hatalarına makul sebepler ve mazeretler uydurup tavizkar davranır ve fakat başkalarına ise en küçük bir esneklik şansı bile veremez. Onun gözünde artık falanca fasıktır, filanca müşriktir, ötekisi kafirdir, berikisi münafık.

Yalnız şunu belirtmemiz gerek; bu hastalık eğer kronikleşmemiş ise, insanın bu duruma gelene dek geçtiği aşamaların her birinde ve her zaman bu davranış bozukluğundan dönüş imkanı vardır.

Bu duruma düşmemenin veya düştükten sonra kurtulmanın yolu ise üç aşamalıdır:

Birincisi: “Bir günü bir gününe uyanlar zarardadır” uyarısına uyarak, sürekli kendini geliştirme ve yenileme halinde olmaktır.

İkincisi: Kendi enaniyetinden çıkarak, yani benliğini aşarak kendini dışarıdan seyretme kabiliyeti kazanarak, kendinin hata ve sevaplarını objektif bir biçimde değerlendirebilmektir.

Üçüncüsü: Kendini havf (dalalete sapma endişesi) ve reca (salahatta olma sevinci) dengesinde tutarak sürekli muhasebe içinde olmaktır, çünkü Tekfir Psikolojisi kendini kurtulmuş sananların bir hastalığıdır.

Sevgili Rabbim hepimizi bu duruma düşmekten muhafaza etsin. Amin.

En doğrusunu Rabbim bilir ve O’nun bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur.

1. Ağustos. 2005

Ali Oskan
Kayıt Tarihi : 21.3.2007 21:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ekrem Yalbuz
    Ekrem Yalbuz

    ali beyin yazılarını sürekli okuyorum hepsinin ciddiye alınması ne vermek istediği mesajın iyi sezilmesi gerekir diye düşünüyorum

    bilgi edinmek istediğim ikinci konu da şudur

    sayın bush da incili üstad edindiği için mi ırakta kapıları kırıp çocukları katlediyorlar.

    papa hazretlerinin üçüncü bin yılda dünyayı Hıristiyanlaştırma planları içinde ırza tecavüz ve işkence de var mı

    isterseniz yorumcular değil de şairin kendisi bizi bilgilendirsin

    saygılarla

    Cevap Yaz
  • Züleyha Bünyamin
    Züleyha Bünyamin

    Yazınız bir açıdan bakıldığında çok güzel ve gerekli ama başka açılardan bakıldığında yanlış anlaşılmalara sebep olabilir. İslam alimleri insanları suçlamak yerine insanları dininden eden düşünce ve tavırları açıklamaya çalışırlar. Yani kimseye sen kafir oldun demezler. Şu şu düşünce ve davranışlar İnsanları İslam dairesinin dışına çıkarır diye söylerler. Saidi Nursi ninde dediği gibi devir iman kurtarma devridir. Peki neden. Ne olduda iman kurtarma telaşesine düştük. İnsanları imanlarından eden şeyler nelerdir. Sanırım bu konuların üzerine ısrarla gidip insanlarımızı aydınlatmak gerekiyor. Aydınlık yalanları ile İslam düşmanlığı yapan, İslam ın kutlu değerlerine ve Allah dostlarına karalama kampanyası başlatıp. Her türlü iftira ve yalanla saldıranlara vede onların bu tavırlarına kendilerini kaptırıp imanlarından olan ve sonsuz azaba ve karanlıklara düşen insanlarımıza birileri dur demeli. Bu anlamda çalışmalarınızı beğeni ile karşılıyorum. Eğer yanlışlrınızı görürsem sizi uyaracağımdan emin olabilirsiniz. Rabbim çalışmalarınızda başarılar nasip etsin. Teşekkürler aydınlatıcı çalışmalarınız için.

    Cevap Yaz
  • Es
    Es

    sayın cinasi papa değil bütün insanlar
    peygambere dil uzatsa bana ne
    biz peygamber avukatımıyız peygamber
    kendini değil papaya tüm ınsanlara karşı
    savunamazmı senin burnunun dibindeki
    müslüman dediğin ALLAH a küfrediyor
    kimsenin gıkı çıkmıyor peygamber denildimi
    ortalık ayağa kalkıyor yoksa sence peygamber
    haşa ALLAH tan dahamı üstünde kimse ses
    çıkarmıyor değil papa cümle alem dil uzatsa
    benim onlara karşı sevgimde ufacık bir değişme
    olmaz biz onların avukatlğını değil kendi kulluğu
    muzun gereklerini yerine getirmeye çalışalım
    sizin Ali beyin bütün şiir ve serbest yazılarını
    konple bir daha baştan sona okumanız dileklerimle
    selamlar saygılar

    Cevap Yaz
  • Ekrem Yalbuz
    Ekrem Yalbuz

    Sayın Ali Bey,

    Çok güzel şeyler yazıyorsunuz.

    Muhterem Papa Hazretleri de galiba kendini kurtulmuşlardan sanıyordu ki hak bir peygambere dil uzattı.

    Saygılarımla.

    Cevap Yaz
  • Es
    Es

    O kadar şaheser bir yazıki okurken
    sanki o anda karşılıklı kendini yargıçlığa
    soyunmuşları konuşuyormuşuz gibi zannettim
    kendimi İnsanlarınbaşkalarını yargılamayı
    bırakıp kendilerine savcılığayönelecek kadar
    üst bilince yükselmeleri dua ve dileklerimle
    bütün mahlukatı kendilerininyargıcı kendi dışındakilerinavukatı olma adına kucaklıyorum
    selam vedua ile

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Ali Oskan