Yeşil dalların hüzün dansında iken sarı serçeler;
Bahar yelleri göğün ihtişamıyla deli dizgin eser.
Sol sesini yayar özlem nağmelerinin...
Raks ede ede uçuşurlar yare
Bir yanık türkünün
hasret makamına iliştirmişim sevdamı kıyasiya...
Sazın tellerine düşmüş yüreğimin iklimi...
Her dokunuşu bir meçhulü yaşatan...
Her dokunuşu bir sızı...
Ben
yüreğimin şerbeti
bilirdim,
Oysa;
Gözlerimde
tuz sanrısıymış o...
Üç kere adını fısıldadım yüreğime...
Kulağıma okunan ezan,
fısıldanan adım gibi
Üç kere...
Üç kere titredi ruhum adını duyunca...
Aşk;
Ütopyaya giden düşsel yollarda
Sonsuzluğa karışırken,
Buna gözü yaşlı bulutlar şahitti.
Hüzn-ü Sevgi
Dudağı mühür kadın,
Yüreği manastır...
Hibe edilir aşka;
Bir gece vakti,
yarasa çığlığında...
Asıldı üryan ruhundan sonsuzluğa...
Vasiyetimdir;
Yarin gözlerine gömsünler beni..
Gözlerinde doğdum,
gözlerinde görüleyim...
Hüzn-ü Sevgi
Vatanım sensin...
Üç yanım gözlerinle,
dört yanım sevginle çevrili...
Bastığım toprak,
soluduğum hava,
aldığım nefes,
Kaldırımları ihtişamla ıslatırken
asi yağmur,
Hasretindir;
yüreğime kurşun gibi yağan...
Göğsümün sol yanında,
gün geçtikçe kavrulan,
bedenimi tarumar eden bir sızı;
YANSIMAN...
Hüzn-ü Sevgi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!