Sararmış yüzün
solmuş dudakların
kısacası eskimişsin,
Her işten dönüşümde
bakmıyorum artık sana,
Duyduğuma göre
Nasıl aşık oldun mu bir kere
sevgiliye,
sığmaz kalbine çeperinin
taşar habire taşar deyyus! ...
ölesiye çırpınır ya
durmadan.
Öyle önden önden bakmak olmaz
yandan yandan bakacaksın hayata,
o koca kafanın daha arkasından.
Önden bakanlarla durum ortada;
Açlık, faşizm, koltuk kavgası…
Hani toprak reformu, köy enstitüleri?
Müfettişe sormuşlar;
Konforlu Yolculuk nedir? diye
Üç tekerlekli çocuk bisikleti, demiş
tekerin birincisi ayrılık
ikincisi ayrılığın sonunda gelen hasret,
her ikisini birleştirip ayıran yol üçüncüsü.
Düşünsene anne
televizyonumuz hiç olmasa
yok olsa oyuncaklarım
sen olmasan
ben doğmasam
yine de hayat olur mu?
Eğer hayat
iki bilinmeyenli
eşit bir denklem ise
yaşam ve ölümden oluşan
çözebilir bunu her insan.
Eğer bu beyinsel eşitliğin
'6 ayrı kısa hikayeyle 17 Ağustosta yaşamlarını yitirenlere'
Kasabanın çıkışındaki bayırın sonunda
toprak yolu ortadan ikiye bölen,
denize nazır
dev gövdeli asırlık ceviz ağacıydı.
Kaç yorgun mevsimin geçtiğini bilemeden,
Kırıcı bir soğuk başlar, tepeden en tepeden.
Bembeyaz gökyüzü bürünür acıya, hüzüne,
Ve nadir kar taneleri inecektir yeryüzüne.
Ayazda da kalsan
tipide de
seninle üşümek
çok özel şey,
gerçek de olsan
hayal de
“Pedro Almodovar’a”
Sakın saklama çünkü yarın çok geç olacak
içinden geldiği gibi yada fütursuzca,
belki masumane
belki ahlaksızca
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!