Usanınca gözler geçmişe bakmaktan
çok iş düşer hayale, çağırsak geleceği…
Çocukluğumu erken terk ettiğim albüm sayfası
antikacı vitrininde yürüdüğüm cadde
cam kırılırsa, kırık sesi duyan
sevmek seni sevmekse
bir aşkın soyut bedeniyim ben
kalbimde kaç çizik
göğsümde şu yırtık
damarlarım tıkanmış gurbetten
sevmek seni sevmekse
çok uzak yoldan geldim çok uzak
takıldım kuyruklu mavi yıldızın peşine
gökkuşağı yangını meteor yağmuru
öyle diyorsunuz ya dilek tutulmasında
çok uzak yoldan geldim rebecca
sensizliğin sesi bu seni görmekse
bir tıkırtı yüreğim sokak kedisi
derin uykusunda kim yolun çıkmazı
geceler söz verdim seni özleyeceğim
ansızın geçerken bir ömürden korkusuz
öyle bir aşık ki olmalı insan
kalbimizden göklere lavlar akmalı
bin yıldızlı bahçede parladığı an
yeryüzünde bir alem size bakmalı
sarılıp sevgiliye sarmaşık gibi
................. … Kırk yıl çetrefil!
yaşayan sadâ, dilimde ki anıt.
Şükürler olsun genetik mülk
annemin tıpkısı bir kız
öyküsü kalmış öptüğüm kağıt
Sözün asaletidir, yalnızlığı düş yapan
Yüzyıllık bağ evini bekleyen genç bir anı
tapusu kimindir bilmez; o yaşlı bahçe
böğürtlen dikeninde gecekondu bir hüzün
müşkülünde asmanın sessizlik kırıntısı
küçük bir ülkem var düşlediğim
nilüfer yapraklarına güneşler konmuş
okyanus derinliğince özgürlük olan
gözlerimden kumsallarına baktığım
elimle martılarına balık attığım
siyah beyaz resimlerde aranmak
işte sen demek sanki şu canda
korkum bu değil asil bir sevgi
baktığınız ben miyim fotoğraflarda
zevalim savaşlardan ölümlerden
' Bazen en soyut anlamıyla gelirdin yalnızlık ve sen ' - Sönmez -
Yalnızlık bir bana, bir sana hep ikimize
Yalnızlık hep bana düştü...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!